Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çıtır Çıtır Felsefe

İş ve Para

Brigitte Labbé

En Yeni İş ve Para Sözleri ve Alıntıları

En Yeni İş ve Para sözleri ve alıntılarını, en yeni İş ve Para kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
para bir araçtı -Bir özgürlük aracı, hayalini gerçekleştirme aracı.
Sayfa 39 - Günışığı Kitaplığı
Tutsak Eden Para
Para delirtiyor. Peter’in tek istediği, parasını saklamak, onu seyretmek, saymak ve tekrar tekrar saymak. Paranın, ona yapma olanağı sağladığı şeylerle hiç ilgilenmiyor. Paranın kendisiyle ilgileniyor. Peter korkmadan, kâbus görmeden nasıl rahat uyuyabilir? Tabii ki, kasasının içinde yatarak! Hatta, evini bir kasaya dönüştürüp, kendini de içine kapatabilir. Para, Peter için bir hapishane gibi. Bir alışveriş aracı, bir özgürlük aracı değil. Yeryüzünde Peter gibi çok insan olursa, dünya da hapishaneye döner. Para her şeyi yönlendirir ve en önemli şey haline gelir. Bu durumda, dünyayı paranın yönettiği söylenir
Sayfa 38 - Günışığı Kitaplığı
Reklam
Sonuç olarak, çözüm herkes için aynı değildir. Çünkü herkes aynı miktarda paraya ihtiyaç duymaz. Üstelik, herkes aynı şeylerden de sıkılmaz: Bazıları sergi düzenlemeyi ya da işe gitmek için sabah erken kalkmayı can sıkıcı bulmaz; bazıları içinse, bunlar tam anlamıyla kâbustur.
Sayfa 36 - Günışığı Kitaplığı
Ne Kadar Para Gerekli?
Dünyada birçok insanın yemek yemek, giyinmek, ısınmak, tedavi görmek için yeterli parası yok; sefalet içinde, kötü koşullarda yaşıyorlar. Hatta bazıları açlıktan, soğuktan ya da aslında pekâlâ iyileştirilebilecek hastalıklardan ölüyorlar. Bu yoksulluk içinde yaşayan herkes için, “Ne kadar para gerekli?” sorusunu yanıtlamak kolay: Daha fazla -yaşamaya yetecek kadar fazla. Peki, ya diğerleri için? Onlara ne kadar gerekli? Ne kadar para gerekli? Aslında kimse bu soruya yanıt veremez, herkes bu sorunun yanıtını arar.
Sayfa 35 - Günışığı Kitaplığı
Para önemlidir; çünkü özgürlük duygusu verir -istediğimize sahip olma özgürlüğü. Para; kibarlık, güzellik, zekâ, güç vermez bize ya da güzel bir sesimiz olmasını, daha hızlı koşmamızı falan sağlamaz. Ama bir özgürlük aracıdır. Çünkü, istediğimiz şeyleri parayla satın alabiliriz. Para “sahip olma” özgürlüğü verir. Araba, bir yerden bir yere gitme özgürlüğü verir. Önemli olan arabanın kendisi değildir. Önemli olan, arabanın bize sağladığı şeydir: Yer değiştirebilme özgürlüğü. Para konusunda da önemli olan, kâğıt paraların kendisi değil, sahip olmamızı sağladığı şeylerdir. Başka gezegenlerde yaşayan canlılar olsaydı ve Dünya’ya gelselerdi, paranın sihirli olduğunu düşünürlerdi: İnsanların kâğıt ve metal paraları var; üstelik, bunları verdiklerinde her istediklerini alabiliyorlar! Bu uzaylılar paranın, kitabın başında sözünü ettiğimiz peri gibi olduğunu ve her şeyi getirdiğini düşünürlerdi mutlaka. Ama, perinin dünyasıyla bizim dünyamız arasında çok büyük bir fark var: Bizim dünyamızda, bazı insanların çok parası var, bazılarının fazla yok, bazılarınmsa hiç yok. Üstelik, çok zengin ve çok yoksul ülkeler var. Ayrıca, herkesin aynı miktarda paraya ihtiyacı ya da isteği de yok. Hem, bir insana ne kadar para gereklidir ki acaba?
Sayfa 33 - Günışığı Kitaplığı
Para önemliyse, insan emeğini temsil ettiği için önemlidir.
Sayfa 32 - Günışığı Kitaplığı
Reklam
İnsanlar; iş yapma tekniklerini geliştirmek için, çalışarak ve birbirleriyle alışveriş yaparak yeni çözümler ararlar: İnsan bu şekilde bir sürü fikir geliştirir ve yeni şeyler icat eder. Ama yine de, yetişkinlerin konuşmalarını dinlediğimizde, gerçekten önemli olan tek şeyin, ilerleme değil, para, para ve yine para olduğu izlenimine kapılırız.
Sayfa 30 - Günışığı Kitaplığı
Alışverişin sorun yarattığı her durumda, insanlar yeni çözümler arıyor, dolayısıyla bir sürü şey icat ediyorlar. Buna “ilerleme” deniyor.
Sayfa 28 - Günışığı Kitaplığı
insanlar parayı icat etmiştir. Her şeyi tek bir şeyle -parayla-karşılaştırmak için. Parayla bir havuç veya bir merdiveni karşılaştırabiliriz: Havuç 1 lira, merdivense 100 lira eder. Para sayesinde, bütün insanlar değiş tokuş konusunda anlaşırlar.
Günışığı Kitaplığı
çünkü hiçbir çocuk istediği her şeye sahip değildir. Başkalarından, kendilerinde olmayan şeyleri isterler.
Sayfa 21 - Günışığı Kitaplığı
Reklam
Eskiden, işler genellikle bu biçimde gelişirdi: En güçlüler, en güçsüzlerin mallarını çalardı. Ama insanlar, sürekli başkalarının korkusuyla yaşamanın imkânsız olduğunu fark ettiler. Bir şeyi elde etmek için dövüşmek yerine başka bir sistem buldular: Değiş tokuş.
Sayfa 20 - Günışığı Kitaplığı
İş, İnsanı Yok Da Edebilir
bir insan. Ama işi, ona bir makine olduğunu düşündürebilir. Böylece yavaş yavaş; hiçbir işe yaramadığını düşünmeye başlar. İlginç biri olmadığına inanır. Kendini artık sevmez, kendinden nefret etmeye bile başlar. İş; insanı düşünmeyen, yaratmayan, kafa yormayan, her zaman aynı şeyi yapan bir makineye benzetince, buna “yabancılaştırıcı iş” denir. Bu, tıpkı bedeni yavaş yavaş öldüren uzun bir hastalık gibi, insan zekâsını yavaş yavaş öldüren bir iştir. Yine de, herkes gibi Teo’nun da işine ihtiyacı var; çünkü yaşamak için para gerekli. Ama eğer iş paradan başka bir şey getirmiyorsa, insanın kendini makine gibi hissetmesi normaldir. Ya da artık meyve veremeyen kurumuş bir ağaç gibi hissetmesi... Artık ürün vermeyen bir meyve ağacı da kesilir, çünkü kimsenin işine yaramaz olmuştur.
Sayfa 17 - Günışığı Kitaplığı
Önemli olanın kendisi, yani Teo olmadığını hissediyor. Önemli olan gücü. Zaten, eğer kaslarını kaybederse, işini de kaybeder. Ya da yarın ondan daha güçlü biri gelirse, ona işi bırakması söylenir. Bu da, gerçekte gerekli olanın Teo’nun kendisi olmadığını açıkça gösteriyor -Gerekli olan onun fiziksel gücü. İşi, ona kendini geliştirme, kendinden memnun olma ve kendini zeki, yaratıcı, eğlenceli, keşfedi- ci bulma fırsatı vermiyor.
Sayfa 16 - Günışığı Kitaplığı
İş Bizi Boğarsa...
Zaman zaman, iş gelişmemizi engelleyebilir de. İş, içimizdekini dışarı çıkarmak yerine, tam tersine içimizdekini boğabilir.
Sayfa 15 - Günışığı Kitaplığı
İşsiz olmak da zordur
İş bulamadığımızda, işsiz kaldığımızda, kendimizi işimizle ifade edemeyiz. Kimseyle tanışanlayız, kendimizi tamamen yararsız hissederiz; önemli sayılmadığımızı, başkalarının umurunda olmadığımızı, aptal olduğumuzu, hiçbir işe yaramadığımızı düşünürüz. Ve başkaları ilerlerken yerimizde saydığımız, hatta geri gittiğimiz izlenimine kapılabiliriz. Böyle olunca da, kendimizi fena halde dışlanmış, kenara atılmış ve çok yalnız hissederiz.
Sayfa 14 - Günışığı Kitaplığı
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.