Ne yapacağımız gayet açıktır..
Allah'tan, korkulması gerektiği için korkacağız!. Allahtan, sakınılması gerektiği için sakinacağız!
Düşüneceğiz, düşüneceğiz düşünebildiğimizce.. Kainata bakarak, yaratılmışlara bakarak: Yaratıcınin güç ve kudretini, herşeye kadir olduğunu anlamaya çalışacağız.
Allah'tan korkmamanın sapıklık,
Allah'tan sakınmamanın azgınlik olduğunu idrak ve ikrar edeceğiz.
Bir mayın tarlasında yürürken, mayına basmaktan ne kadar korkup-sakınıyor isek; Allah'ın bir hükmünü çiğnemekten daha fazla korkacağiz, çok daha fazla korkup-sakınacağız.
Alemlerin Rabbi olan Allah'tan gerektiği gibi korkmak, bizlerde emanet bir duygu, emanet bir haslet olmayacak. Bizler için rahmet olan bu korku; bizlerdeki bilincin, bizlerdeki imanın tezahürü olarak yaşadığımız, teneffüs ettiğimiz bir korku olacak.
Cehennemi düşüneceğiz, cehennem içini ve cehennem üzerindeki sıratı düşüneceğiz!.
Bu sırattan geçmemizin, bu sırattan geçebilmemi zin, dünyadaki amellerimizle doğrudan alakalı olduğunu anlayacağız.
Bu anlayışla şu an ve yaşayacağımız her an, sırat Köprüsü üzerinde bulunduğumuzu idrak edeceğiz. Sırat köprüsü üzerindeki insanın korkusunu, dehşetini, teslimiyetini, tevekkülünü ve dikkatini, içinde bulunduğumuz dünya hayatında bu bilinçle yaşayacağız.
Allah'tan korkmak, korkar gözükmek için değil, O'ndan korkulması gerektiği için korkacağız. Korkmanın, güzel bir haslet olduğunu bildiğimiz için değil, neden korkulacağını bildiğimiz için korkacağız!.