Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Belgelerle 1919

İşgal ve Direniş

Hulki Cevizoğlu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
ATEŞİN KARŞISINDA ALINAN MADALYA!..
Hükumet Mustafa Kemal'in rütbe ve nişanlarını da geri almak istedi. O tarihte Tokat'tan Sivas'a gitmekte olan Mustafa Kemal, otomobilinde arkadaşlarına, "Ben onları savaş meydanında, ateşin karşısında aldım, salonlarda ve saraylarda değil!.." dedi
Sayfa 203Kitabı okudu
"Türk Ordusu, senin tarihini yüksek tutan, bugünkü varlığını koruyan, bağımsızlık yolunu açan ve aydınlatan kutsal bir kahramanlık kuruluşudur. Askerleri sev.." Atatürk (1929)
Reklam
Avrupa'nın 20.yüzyılın başlarındaki bu "sömürgeci patron tutumu" yirminci yüzyılın sonlarında da aynen devam ediyordu. Avrupa, yüzyılın başında Osmanlı'ya uyguladığı "parçalama taktiğini" yüzyılın sonunda Yugoslavya'ya uyguladı ve aynı tuzak yine başarılı oldu. Yugoslavya da Osmanlı gibi parçalara ayrıldı. Bunda sözde liderlerin "kasabın bıçağını yalayan kuzu" gibi AB'ne yaklaşma yarışı önemli rol oynadı. Yugoslavya'nın geçirdiği sürece bakalım: "Avrupa Birliği adını alacak olan Avrupa Topluluğu'nun çekim gücü muazzamdı. Tüm Orta ve Doğu Avrupa'da Sovyet Bloku tünelinin sonunda görünen ışık, Avrupa Birliği'ne üyelik beklentisiydi. Bu ortak tutku,...Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin liderleri arasında, Brüksel'deki kurumların onayını almak amacıyla diğerlerinden daha 'Batılı' ve daha 'Avrupalı' olduklarını kanıtlama yarışına büründü. Tutkulu Slovenler, ... kendilerini 'Yugoslav gemisinden' ayrılıp 'Avrupa gemisine' binmeye en elverişli cumhuriyet olarak gördüler."
Sayfa 172Kitabı okudu
Ve en önemlisi, kendi sorunlarımızı, Avrupa ve Amerika'yı karıştırmadan uygarca çözmeliyiz.
2006 Eylül'ü sonunda, Rahşan Ecevit, "Yabancıya toprak satmayın, nişan yüzüğü mü vereyim" diye âdeta yalvarıyordu: "Uğrunda kan akıtılan topraklara vatan denildiğine göre, o topraklar para karşılığı satılamaz. Ülkeyi bu duruma getirenler avuçlarını açsınlar, halktan açıkça yardım toplasınlar. O zaman ben de, 62 yıldır parmağımda sevgiyle taşıdığım nişan yüzüğümü vermeye hazırım."
Rahşan Ecevit, toprak satışlarıyla misyonerlik ve özelleştirme arasında bağ olduğuna da dikkat çekti: "Özelleştirmenin manası, devletin doğrudan ekonomik girişimlerinin mülkiyet ve yönetiminin diğer kişi ya da kuruluşlara devredilmesidir. Yabancılara devrediliyorsa, bunun yabancıya toprak satışından ne farkı var? Yabancıların aldığı bu topraklarda Hıristiyan nüfus artıyor ve misyonerlik faaliyetleri de yoğunlaşıyor. Türk milletini bir arada tutan unsurlardan biri de dindir. Türkiye'yi bölmenin bir yolu da din değiştirmekten geçer. Hıristiyan nüfusu artarsa, Türkiye'yi bölmek de kolaylaşır. (...) Yabancıların yoğunluk kazandığı bölgeleri elde tutmak zorlaşır. (...) Türkiye'nin stratejik yerlerinden en çok İsrailliler toprak alıyor. Oysa İsrail kendi vatandaşına bile toprak satmıyor, İsrail topraklarının yüzde 90'ı devlete ait. Asıl hile, yabancı adına değil de, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı adına satışın yapılmasıdır. Arkada para verenlerin de yurt d ışı kaynaklı olduğu söyleniyor ama bunu belgeleme şansı yok."
Reklam
KENDİNİ ATEŞE ATABİLİR MİSİN?
Gecenin ilerlemiş saatiydi. Kılıç Ali yatmak üzereyken Mustafa Kemal Paşa kendisini çağırttı. Tek başına ve düşünceliydi. Masanın üzerinde altı sedef kolonlu sekiz numara lamba yanıyordu. Her zamanki gibi "otur" demeden: "Kılıç!.. Sana vereceğim tehlikeli bir görevi kucaklayabilir misin? Kendini ateşe atabilir misin?" diye sordu. Parmağıyla yanan lambayı işaret ediyormuş gibi geldi Kılıç Ali'ye... Yanıt vermeden ani hareketle sağ eliyle yanan lambanın şişesini kavradı. Saatlerce yanan ve eskilerin deyişiyle nar-ı beyza (akkor) haline gelmiş şişeye eli yapıştı Yanık bir et kokusu, bir anda çevreye yayıldı. Kavrulan derisini, sert bir hareketle şişeden nasıl kurtardığını bilemedi Kılıç Ali. Yalnız Paşanın sesi duyuldu: "Çocuk!.. Ne yaptın?"
Sayfa 201Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.