Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Işid Tuzağı

Pierre-Jean Luizard

Işid Tuzağı Gönderileri

Işid Tuzağı kitaplarını, Işid Tuzağı sözleri ve alıntılarını, Işid Tuzağı yazarlarını, Işid Tuzağı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslâm Devleti saldırdığı anda büyük bir bölü­mü firar eden, motivasyonu düşük bir Irak ordusunun öte­sinde, gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış ve Sünni bölgeler­de yabancı, zorba bir ordu gibi algılanan Irak ordusu vardı.
Musul’un alınmasıyla beraber, Ebu Bekir el-Bağdadi, şehirdeki bir camiinin minberinden 29 Haziran 2014’te ken­disini halife ilan etti.
Reklam
Islâm Devleti, Haziran 2014’ten itibaren gerçekten şaşırtı­cı bir şekilde genişleyerek neredeyse hiç savaşmadan Irak’ın Sünni Arap bölgelerinin dörtte üçünü ele geçirdi.
Yerel suistimallerin ve yolsuzlukların “aşın dozlara” var­ masının da ötesinde, kent sakinlerinin kulağına, düzenli olarak yerel Sünni seçkinlerden oluşan Bağdat’taki bazı si­ yasi temsilcilerin sistemli bir şekilde hukuki eziyetlere ma­ ruz kaldıkları ve çeşitli iddia makamlarının onları ülkeden kaçmaya ya da sürgüne gitmeye zorladıklarına dair bilgiler geliyordu. Bu duruma en güzel örnek, önce zorunlu olarak Kuveyt’e, ardından Suudi Arabistan’a ve son olarak da Tür­ kiye’ye sürgüne giden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tank el- Haşimi’dir. Tüm bunlar, bölgede yaşayanların gözünde -ki aslında pek çoğunun inanmak istediği- Irak politik siste­ minde bütünleşme umutlannın yok olmaya başladığına işa­ ret ediyordu
Irak’ın 2003’ten bu yana petrol gelirlerinin hiç durmadan arttığını ve petrol rantının farklı hükümetlerin elinde ye­rel klientelin sadakatini ve yerel milis hizmetlerini satın al­mak için bir araç olduğunu tekrar hatırlamak gerekir. Klien- talist bu politikalara en yoğun olarak başvuran Nuri El-Maliki hükümeti, farklı mezheplerden gelen liderlerin ve yerel ileri gelenlerin sadakatini doğrudan satın almayı tercih ede­rek, Sünni milisleri yumuşatmak ve kendine bağlamak ama­cıyla onlan maaşa bağlayan Amerikan politikası ile yollan- nı ayırdı. Bu durum, örneğin Musul’un bazı mahallelerin­de kitlesel yoksulluğun tam ortasında görülebilen refah do­lu sığınakların nasıl oluşabildiğini açıklar
İslâm Devleti’nin aniden ve şiddetle Ortadoğu’ya yayılması, uluslararası alanda olduğu kadar bölgesel siyasi seçkinler­de de bir tür şaşkınlık yarattı. Çünkü ilk kez Selefi bir grup, devlet kurma hevesiyle coğrafi bir bölgeyi işgal etme niyeti­ni açıkça ortaya koyuyordu.
Reklam
2003 Amerikan işgalinin ve savaşının doğrudan sonucu olarak 2000’li yıllarda yaşanan mezhep kavgası, mezhepçi temizlikle sonuçlandı.
Elinizdeki kitabın yazımı, Charlie Hebdo dergisinin yayın kurulu üyelerinin yargısız infazını, Porte de Vincenrıes’de Koşer ürünler satılan bir süpermarkette dört Yahudinin ve Montrouge’da da bir polis memurunun öldürülmesini kap­sayan 7-9 Ocak olaylarından birkaç gün önce tamamlandı.
AKP bir anlamda Arap Baharı'nın Müslü­man lideri olmayı hayal ediyordu ancak bu rüyadan çok acı bir şekilde uyandı.
Çoğunlukla göz ardı edilse de Suriye, Sünni İslâm’ın en muhafazakâr akımlarından olan Hanbelilik’inki Arap Yarımadası’nda Vahabizm’in[3] ortaya çıkmasını derinden etkilemiştir- anavatanıdır. Yerini şiddet­li bir Şii karşıtlığına bırakan bu tarihî arka plan, Müslüman azınlıklara karşı fanatik davranışlara çanak tuttu. Dolayısıy­la, kısa bir süre sonra silahlı muhalefete kayan, en önde ge­leni El-Kaide’ye bağlı el-Nusra Cephesi (Zafer Cephesi) olan ilk Selefi cihatçı grupların belirmeye başladığını görüyoruz.
36 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.