Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İskilipli Atıf Hoca Nasıl İdam Edildi?

Sinan Omur

İskilipli Atıf Hoca Nasıl İdam Edildi? Gönderileri

İskilipli Atıf Hoca Nasıl İdam Edildi? kitaplarını, İskilipli Atıf Hoca Nasıl İdam Edildi? sözleri ve alıntılarını, İskilipli Atıf Hoca Nasıl İdam Edildi? yazarlarını, İskilipli Atıf Hoca Nasıl İdam Edildi? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ölmezden evvel üzerindeki kul hakkını vermeyenlerin mahşerde etrafını hak sahipleri çevirip haklarını isterler.
Sayfa 57 - Derin TarihKitabı okudu
O geceyi sabaha kadar kapalı bulunduğu hücrede namaz ve niyaz ile geçilen Atıf Hoca Şubat'ın 4 ncü Perşembe günü şafak sökerken Ankara hapishanesinin önüne kurulan sehpa önüne getirilerek idam edilmiştir. Atıf Hoca'yı idam eden celladın söylediğine göre rahmetli hoca yeryüzündeki son abah namazını kılıp başını secdeden kaldırdıktan 3-5 dakika sonra ipe çekilirken, yine sükun ve huzur içinde etrafına bile bakınmadan, yalnız kelime-i şehadet getirmiştir.
Sayfa 47 - Derin TarihKitabı okudu
Reklam
(Atıf Hoca) Ben müdafaaname mi okumaktan feragat ediyorum dedi ve sebebini şöyle anlattı: - Bu gece rüyamda Fahri Kainat efendimizi gördüm. Bana, "Atıf bize iltihak etmek istemiyorsun da müdafaaname ihzarı ile mı meşgulsün" dedi. Artık bu hitap karşısında müdafaaname okumanın lüzumu kalmamıştır, yazdığım kağıdı da yırttım attım. Mukadderata boyun eğmekten başka yapacak bir şey yok. İşte Atıf Hoca bu sebeple müdafaanamesini yırtıp atmış ve mahkeme huzurunda Allah'a sığınmakla iktifa etmişti. Fakat Şubat'ın üçüncü çarşamba günü şapka hadiseleri ile alakadar oldukları iddia edilen 44 dini bütün Müslüman hakkında hükmünü veren mahkeme heyeti, kendi müddeiumumisinin idamını talep edemediği Atıf Hoca'yı idama mahkum etmişti.
Sayfa 46 - Derin TarihKitabı okudu
Maraş mebusu Hasip Efendi reise ne için şapka giymediği hakkındaki sualine cevaben: - Maraş malum baştanbaşa vir müslüman diyarıdır, lazım olduğu kadar şapka celbedilememiş olduğundan ben de başıma giyecek şapka bulamamıştım. Bundan dolayı da buraya gelinceye kadar başım açık gezdim. Bunun suç olduğunu bilmiyordum. Hiçbir kanunda da esasen başı açık gezmek yasaktır ve cürümdür diye bir kayıt ve madde yoktur, demiştir.
Sayfa 28 - Derin TarihKitabı okudu
Fahri Alem Efendimiz buyuruyor ki: Vefat ettikten sonra her insanın defteri ameli kapanır, yalnız üç kimsenin defteri ameli kapanmaz. Birisi öldükten sonra salih oğlu veya saliha kızı kalan, diğeri telif eylediği nafi kitabı kalan, üçüncüsü de mescit, medrese, mektep, köprü, çeşme gibi bir sadakai cariye ve hayrı daimi bırakan kimselerdir.
Sayfa 23 - Derin TarihKitabı okudu
Bir gün Saraydaki bir iftar sofrasında Atıf Hocanın çatal bıçakla yemek yiyişine hayret eden Padişah; - Hoca efendi hazretleri, çatal bıçakla yemek yemeyi günah adedenler var; deyince hoca derhal; - Peygamber Efendimiz'den sonra icat edilen temizlik bakımından lüzumlu olan şeylerin istimalinde günah yoktur diyerek bu hususta uzun uzadıya izahat verince, yine herkesin nazarı dikkatini çekerek, her ağzın: - Şimdiye kadar temas ettiğimiz ulemamız arasında bu meseleleri bu şekilde izah edenleri görmemiştik diye takdirini kazanmıştı. Bunun üzerine kendisine bir hediye verilmek istendiği zaman da Atıf Hoca; İhsana alıştırılmamasını niyaz ederek, kabul etmekte mazur olduğunu, herkesi hayrette bırakan bir nezaket ve asaletle ifade etmişti.
Sayfa 12 - Derin TarihKitabı okudu
Reklam
Mukallitliğin her türlüsü mekruhtur. Japonya gibi âleme örnek olabilecek bir şekilde terakki ve medeniyete kavuşmuş milletler de gözümüzün önündedir. Garp âleminin iyi taraflarını, ilmini, fennini, her türlü lüzumlu ve faydalı taraflarını iktibas etmişler, fakat milli ve dini an'anelerini muhafazada ısrar etmişlerdir. Biz de umumiyetle, cehalet saikasıyla, vaktiyle örnek olduğumuz Garplıların, dûnunda kalarak, şimdi, onların birçok şeylerini tetkik edip medeniyet yolunda ilerlemeye mecburuz. Fakat bu işi yaparken körü körüne ve lüzumsuz yere, mutlaka onlarda da vardır diye mukallitlik yapmayalım demek istemiştim.
Sayfa 37 - İskilipli Atıf Hoca ifade veriyor.
Atıf Hoca, bütün diger maznun arkadaşları gibi neden hakkını kullanarak, kendini müdafaa etmek lüzumunu duymamaştı? ilk akla gelen, hatta kendisinin de mahkeme huzurunda belirttiği sebep; (Günahsız, suçsuz olduğu gün gibi aşikar olduğu için müdafaaya ihtiyacı olmadığı) keyfiyetidir. Hakikaten de öyle idi. Fakat karşısındaki mahkeme heyeti, öyle
Bayramlarda evine elini öpmeğe gelen talebelerini kapıdan karşılar, salonda baş sedire oturtur, kendi eliyle kahve, şerbet şeker ikram ederdi. Bir sıra da hariçten gelen müslümanlar, birbirlerini tanısınlar ve aynı zamanda sınırlarımız dışında kalmış milyonlarca dindaş ve ırkdaşlarımızla yavaş yavaş da olsa bir ra bıta tesisine medar olur diye (Teali İslâm Cemiyeti) ni kurmuştu. Mütareke esnasında Yunanlıların İzmir'i işgali üzerine, ilk proteste hareketine geçenlerden biri de bu cemiyet oldu. Atıf Hoca, bu cemiyetin kurucusu ve reisi sıfatiyle, tanınmış bazı hocaları da yanına alarak itilaf devletleri mümessillerini birer birer ziyaret ederek, ulema namına bu şenî taarruz ve tecavüzü şiddetle protesto etmişti. Japonya Büyükelçisi Baron Uşida memleketimize ilk gelişinde, resmi makamlardan sonra en büyük islam alimi olarak Atif Hocayı ziyaret etmiş, onunla uzun uzadıya hasbihalde bulunarak; giderken de: (sizin gibi bir kaç hoca efendi daha mevcut bulunsaydı, islamiyet bütün şarka pek çabuk yayılırdı, bundan eminim.) demişti.