İslam'da ve Günümüzde Kadın
Şule Yüksel ŞenlerSözler ve Alıntılar
Kadının laf anlıyacak cinsten biri olmadığı aşikârdı.. Cenâb-ı Hak, Kur'an-ı Hakim'de böyleleri için
«Kalbleri mühürlenmiş.. gözleri görmez.. kulakları duymaz...››demiyor muydu?.. Lâfı daha fazla uzatmak istemediğimden şu sözlerle kestirip attım: Hanımefendi, Feza çağından bahsetmiştiniz değilmi?. Füze asrı, sür'at asrıdır.. Siz ve sizin gibiler bütün ahlâkî ve mânevî değerlerinizden, kadınlık izzet ve haysiyetinizden füze hızı ile uzaklaşırken, biz Allah'a inanmış gerçek Mü'mineler ise, kalbimizden çalınmak, istenen imanımızla, elimizden alınmak istenen kadınlık izzet, iffet, şeref ve haysiyet silâhlarımızı müftehirane kuşanmış bir vaziyette mâneviyat, ahlâk ve fazilet mertebelerine doğru füze hızı ile yükselmekte ve görmüş olduğunuz gibi bu yolda (Elhamdülüllah) füze hızı ile çoğalmaktayız.. Görülüyor ki, fezâ çağının gerçek fazilet kahramanları bizleriz. Şey, kendimi takdim etmeyi unuttum efendim.. Bendeniz Şûle Yüksel! Müsaadenizle..
«kızını dövmeyen dizini döver» sözünü, atalarımız sizin için söylemiştir... Buradaki dövmek ise mecâzidir.. yâni maksat, mutlaka darbe ile dövmek değildir.. Kızı ile meşgul olmayan, kızını hakkıyla muhafaza edemeyen ve onu kendi haline başıboş bırakan anne ve babaların müstahakı, sonunda elbette dizini, hatta başını dövmektir.
Genç kızlarımızın mutlaka hizmet-i imaniye ve İslamiye yolunda istihdam edilmesi İsteniyorsa (ki bu en arzu ve temenni edilir bir şeydir), onları dinin emir ve yasaklarının dışına çıkmadan da bu hizmette kullanmak mümkündür. Fakat bunun için sizlerin mutlaka onlarla sık, devamlı ve şahsi temaslarda bulunmanız ve hele hele anne ve babalarını ikna edip, tesiriniz altında bulundurarak bu genç kızlarımızı şehir harici yerlere göndermeniz veya bizzat götürmeniz asla şart değildir. Çünkü, bu, dinin emir ve yasaklarını çiğneyerek dini hizmet olur ki, buna dini hizmetten çok dini hezimet dense yeridir.
Eğer gaye sadece İslâmi hizmetse ve genç kızlarımız, hanımlarımız, bu hizmetlerini başka şehirlere de taşırmak istedikleri halde, kendilerine yolculukta refakat edecek mahremleri yoksa, bu hizmeti herkesin kendi bulunduğu memlekette görmesi mecburiyeti vardır... Zira, dinimiz bunun başka türlüsüne müsaade etmemektedir. Aksi halde, mükerreren belirttiğimiz gibi dinin men'ettiği bir yolla dini hizmette bulunmak, hiç bir aklın ve mantığın kabul etmeyeceği sapık ve yanlış bir görüştür.
Ey mü'min anne ve babalar!... Kız evlatlarınızın kıymetini biliniz.. Onları, kızlarına değer vermiyen serbest aileler gibi, değersiz bir varlık şeklinde gözünüzden ırak, başıboş bırakmayın... Ve en mühimmi, dinimizin kadın erkek münasebetlerindeki kesin sınırın ve mahremsiz yola çıkma hususundaki kesin yasağın ince hikmetlerini idrak ederek <<Emr-i bil ma'ruf, nehy-i anil münker» sırrınca dinin yasaklarından âzâmi şekilde kaçınmaya gayret edin. Ve unutmayın ki, «kızını dövmeyen dizini döver» sözünü, atalarımız sizin için söylemiştir... Buradaki dövmek ise mecâzidir.. yâni maksat, mutlaka darbe ile dövmek değildir.. Kızı ile meşgul olmayan, kızını hakkıyla muhafaza edemeyen ve onu kendi haline başıboş bırakan anne ve babaların müstahakı, sonunda elbette dizini, hatta başını dövmektir.
Mü'min bir hanım veya genç kız için yolculuğa çıkabilecek mahrem erkekler, Kur'anı Kerime göre şunlardır:
Koca
Baba
Kayınbaba
Erkek kardeşin oğlu
Kız kardeşin oğlu
Kendi oğlu
Kardeşi
Öz dayısı ve amcası.
Bir kadın veya genç kız, bunlardan biriyle seyahate çıkabilir. Amca oğlu, dayı oğlu veya nikâh düşen bir erkek akraba ile yola çıkmak, dinen yasaktır.
İşte ey ehl-i hak ve ehl-i hidayet! Şeytan-ı ins ve cinnînin mezkûr desiselerinden kurtulmak çaresi: Ehl-i Sünnet ve Cemaat olan ehl-i hak mezhebini karargâh yap ve Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan'ın muhkemat kalesine gir ve sünnet-i seniyeyi rehber yap, selâmeti bul!..
Bediüzzaman Said Nursî