Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam Hukukuna Giriş

Ahmet Yaman

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Fıkhı Abdullah b.Mesud ekti, Alkame suladı, İbrahim en-Nehaî hasadını yaptı, Hammâd harmanını kaldırdı, Ebû Hanîfe öğüttü, Ebû Yusuf hamur yaptı, Muhammed onu pişirip ekmek haline getirdi. Diğer insanlar da işte bu ekmeği yiyorlar.
Hulefa-yı Raşidin Devri
Fıkhın gelişmesine etkisi, sadece sahabe neslinin hakim olması ve sonraki dönemlere örneklik ve kaynaklık teşkil etmesi yönüyle Hulefa-yı Raşidin devri, bu dönem içinde özel bir öneme sahiptir. Hz. Ebu Bekir ile 11/632 yılında başlayan Hulefa-yı Raşidin dönemi, dördüncü Raşit halife Hz.Ali'nin 40/661 yılında şehid edilmesiyle sona ermektedir. Bazı müellifler, iktidarın Muaviye'ye geçtiği 41 yılına kadar yaklaşık altı ay süren Hz. Hasan'ın hilafeti ile Ömer b. Abdilaziz'in 99-101 yıllarındaki hilafetini de bu döneme dahil ederler. Fakat 'doğru yolda olan ve hakikate sımsıkı sarılan halifeler' anlamındaki Hulefa-yı Raşidin (el-Hulefau'r-Raşidun) nitelemesi, İslami literatürde Hz. Peygamber'den sonraki dört halifeyi yani Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali'yi (r.anhüm) ifade etmek üzere kullanılmıştır. Dört halife dönemi, fıkıh tarihi açısından son derece önemlidir. Bu önem, hem vahyin kesilmesinden sonraki ilk dilimde onların eliyle sergilenen örnek metodolojik tavırdan, hem sahabe neslinden itibaren bütün müslümanlarırı/ümmetin onların döneminde alınan karar ve verilen fetvaları icma kuwetinde görmelerinden, hem de bizzat Hz.Peygamber'in, kendisinden sonra onların örnek alınmasına yönelik buyruklarından kaynaklanmaktadır. Her ne kadar bazılarınca sened ve metin açısından eleştirilse de, bu yöndeki hadislerden en meşhuru şudur: "Herhangi bir ihtilafla karşılaştığınızda sizin göreviniz, benim sünnetime ve Hulefeı-yı Rôşidin'in sünnetine uymaktır. " Ebu Davud, "Sünnet" 5; Tirmizi, "İlim" 16; Müsned, iV, 126, 127.
Sayfa 75 - İSLAM HUKUKUNUN TARİHİ GELİŞİMİ II. Sahabe DönemiKitabı okuyor
Reklam
Fıkıh, insan ve toplum hayatının bütün yönlerini kuşatan, sadece maddî ve bedenî değil aynı zamanda manevî ve rûhî boyutları da içeren bir kapsama alanına sahiptir.
Sayfa 112Kitabı okudu
Ceza
Kanunsuz suç olmayacağı gibi kanunsuz ceza da olmaz.
Sayfa 165
Hz. Peygamber'in (s.a.) gayri müslimlerin dinleriyle baş başa bırakılmalarını emretmesi, kendi aralarındaki özel ilişkilerinde onlara inançlarına göre yargılan ma hakkını tanıması din ve vicdan hürriyetinin müslüman bilincindeki boyutlarını gösteren dikkat çekici örnekler konumundadır. Ayrıca o, gayri müslimlere verdiği birçok eman ve ahid belgesinde, onların mallarına, canlarına, dinî hayat ve uygulamalarına, ailelerine ve mabetlerine bizzat kendisinin kefil olduğunu bildirmiştir.
Sayfa 141Kitabı okudu
İnsan hem manevi-vicdani hem de maddi-bedeni boyutları olan bir varlıktır.Aynı zamanda sınırlı,kendi kendine yetmeyen toplumsal bir varlıktır.Bu özellikleri onu bir çok ihtiyaçla karşı karşıya bırakmış hemcinsleriyle ilişkiye zorlamış;ihtiyaçlar kurumları doğurmuş,haklar ve yükümlülükleri gündeme getirmiştir.İslam hukuku işte bu hak ve yükümlülüklerin fıtrata yani insanın doğasına uygun bir şekilde belirlenip gereklerinin hakkaniyete ve adalete uygun olarak yerine getirilmesini hedefleyen bir hukuk sistemidir.
Reklam
Hz. Ali'nin (r.a.)
"İyi ahlak üç özellikte somutlaşır: Haramlardan kaçınmak, helali aramak ve aileye cömert olmak"
Sayfa 29 - İslim Hukukunun Ahlakla Bütünleşmiş OlmasıKitabı okuyor
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.