İslam'ın Mistik Yüzü: Sufiler

Reynold A. Nicholson

İslam'ın Mistik Yüzü: Sufiler Gönderileri

İslam'ın Mistik Yüzü: Sufiler kitaplarını, İslam'ın Mistik Yüzü: Sufiler sözleri ve alıntılarını, İslam'ın Mistik Yüzü: Sufiler yazarlarını, İslam'ın Mistik Yüzü: Sufiler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
144 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bu kitabın yazarı Reynold Alleyne Nicholson tasavvuf uzmanı İngiliz bir oryantalisttir. Aynı zamanda Mevlâna Celâleddin Rûmî üzerine de ihtisas yapan bir kişi olarak Mesnevi'yi İngilizce'ye tercüme etmiştir. Bu kitap tasavvuf ve diğer Doğu inançlarından olarak Budizm ile etkileşim anlamındaki korelasyonu anlamak açısından da son derece önemli. Bir tasavvuf ehli olarak İbrahim bin Ethem'in hayatının Gotama Buda'ya benzemesi ve onun gibi zenginlik ve şatafatı terkederek çile hayatına yönelmesi onun Budizm'den de etkilendiği düşüncesi dile getirilir bu kitapta. Aynı zamanda Budizm'deki Nirvana kavramıyla İslamî tasavvuftaki fenâfillah kavramı arasındaki benzerlikler ve nüanslara da değinilmiş. Tasavvufu ve sufiliğin mistik yönünü bir Batılının gözünden anlamak adına oldukça kısa ve öz bir kitap. İyi okumalar dilerim.
İslam'ın Mistik Yüzü: Sufiler
İslam'ın Mistik Yüzü: SufilerReynold A. Nicholson · Kapı Yayınları · 03 okunma
Müslümanlar XI. asırda Hindistan'ı fethetmeden evvel Buda'nın öğretileri Doğu İran ve Maveraünnehir'de önemli ölçüde etkiliydi. Eski Baktriya krallığının başkenti olan ve çok sayıda tasavvuf ehline ev sahipliği yapmasıyla bilinen Belh şehrinde Budist manastırlarının yaygın olduğunu biliyoruz. Profesör Goldziher, şu önemli hususa dikkat çekmiştir; Sufi zâhid İbrahim bin Edhem, İslâm menkıbelerinde tahtını terk ederek yollara düşen bir derviş olan Belh emiri olarak nakledilmektedir: Bu menkıbeler, Buda'nın hayat hikayesinin tekrarıdır. Sufiler tespih kullanmayı Budist keşişlerden öğrenmiştir ve ayrıntıya girmeden rahatça iddia edebiliriz ki tasavvuf usûlü; nefis tezkiyesi, çile tefekkürü ve fikri inziva bağlamında Budizm'e çok şey borçludur. Fakat bu iki sistemin ortak yanları, yalnızca aralarındaki temel farkı açıkça ortaya koymaktadır. Özde, ikisi arasında dağlar kadar fark vardır. Budistler kendi nefislerini kendileri ıslah ederken, Sufiler bunu sadece Allah'ı bilme ve sevme yoluyla yapar.
Sayfa 18 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Elimizde çok az kesin delil bulunsa da, mârifet teorisinin ilk Sufi yorumundaki dikkat çekici konum, Hıristiyan gnostisizmiyle temaslı olduğunu akla getirmektedir. Tasavvufu "ilâhi hakikatlerin idraki" olarak tarif eden ve bu tarifi, bu sunuşun ilk sayfasında nakledilen Maruf-ı Kerhî'nin anne-babasının, Basra ile Vâsıt arasındaki sulak Babil ovalarında ikamet eden Sâbiiler olduğu rivayeti, dikkat edilmesi gereken bir husustur. Diğer Müslüman veliler de İsm-i Âzam'ın sırlarını öğrenmişlerdi. Bu sır, çölde seyahat ederken karşılaştığı bir adam tarafından İbrahim bin Ethem'e tebliğ edilmiş, o da bu sırrı söyler söylemez Hz. Hızır'ı ve Hz. İlyas'ı görmüş. Eski Sufiler, kendi manevi üstatlarına münasip gördükleri "sıddık" kelimesini Maniheistlerden devşirmişlerdir ve Mani inancının düalizme dönüşen daha sonraki bir tasavvuf ekolü, duyu organlarıyla algılanan şeylerin çeşitliliğinin, aydınlık ve karanlığın karışımından neşet ettiği görüşünü benimsemiştir.
Sayfa 16 - Kapı YayınlarıKitabı okudu