Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İslam İş ve Ticaret Ahlakı

Saffet Köse

İslam İş ve Ticaret Ahlakı Gönderileri

İslam İş ve Ticaret Ahlakı kitaplarını, İslam İş ve Ticaret Ahlakı sözleri ve alıntılarını, İslam İş ve Ticaret Ahlakı yazarlarını, İslam İş ve Ticaret Ahlakı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şükür, nimeti verene saygı kabilinden o nimetten duyduğu memnuniyeti, sevinci ifade etmektir. Hamd ise herhangi bir nimete bağlı olmaksızın güzel olanı zikretmektir. Dolayısıyla şükür, nimet ve iyiliğe bağlı bir eylem hamd herhangi bir nimete bağlı olarak yapılmaz. Şükür, bir anlamda nimeti verene ödenen bir borç niteliğindedir. Hamd ise sadece Allah'a özeldir, O'na yapılır. Çünkü her türlü nimeti veren O'dur. En büyük nimette insan olarak yaratmış olmasıdır.
Servetin miktarı ve kalitesi kişinin davranışlarını değiştirmemeli yani kişiye kibir, gurur, tepeden bakma, şımarıklık gibi ahlak dışı tavır ve davranışlara sevk etmemeli, azgınlık ve taşkınlığa sebep olmamalı, tam aksine şükre vesile olmalı, nimet çoğaldıkça tevazu da artmalıdır.
Reklam
Ailenin bütün programı çocuğa göre ayarlanacak adeta çocuk evin küçük hükümdarı haline gelecek, aileyi yönetecek, bu haleti ruhiye ile büyüyecek çocuk da belli bir statü kazandığında anne babası ile kendi arasına bir mesafe koyacak, onlara saygılı ve hürmetkâr değil onlar cariye-köle kendisi efendi gibi davranacak, beğenmeyecek ve onları terbiye etmeye kalkacaktır.
kıyamet alametlerinden olan hadisi Şerifin şerhiKitabı okudu
Ticaret, kendi tabii kurallarına göre yapıldığında zenginlik sağlayan bir uğraş alanıdır. Bir de helal kazanca dikkat edilirse bereket getiren ve dolayısıyla huzur veren bir özellik de arzeder. Ticaretin her geçen gün getirdiği zenginlik insanı değiştirirse, öncesinden farklı olarak insanlarla kendisi arasında bir mesafe oluşturmaya başlarsa, kibir ve tepeden bakmaya vesile olursa ya da kişinin zikri, kazancıyla övünme ve görgüsüz bir rekabet ortamı oluşturursa işte bu ahlaki bir zaafın ifadesidir.
Şakik b. İbrahim el-Belhi hamdin üç şartı olduğunu söyler; 1 Nimeti verenin Allah Teâlâ olduğunun bilincine varmak 2 Allah'ın verdiğine razı olmak 3 O nimetten doğan güç bedende olduğu müddetçe O'na isyan etmemektir. Her nimetin kendi cinsinden şükrü vardır. Bu da Allah'ın lütfettiği insanlarla paylaşmak, ihtiyaç durumunda insanlardan esirgememek, cimrilik yapmamakla olur.
Kur'an lügati müellifi Rağıp el-İsfahani şükredeni merkeze alarak üç türlü şükürden bahseder; *Kalp ile şükür; nimeti hatırda tutmak, onu düşünmektir. *Dil ile şükür; nimeti vereni övgüyle anmaktır. *Organlar ile şükür; nimet sahibine hak ettiği şekilde karşılık vermektir. Aynı müellif, şükredilene nispetle de şükrü üç kısımda ele alır; *Kendinden üstün olana şükür; hizmet, övgü ve dua ile. *Aynı seviyede olana; aynı karşılığı (iyiliğe iyilikle karşılık verme) vermekle. *Aşağı seviyede olana ise onu ödüllendirmekle olur.
Reklam
Bir insanın ya da canlının yardımına koşmanın dünyada eşsiz bir huzur ve ahiret yurdunda da Allah'ın yardımının anahtarı olduğunun belirlenmesi, her insanın kendi içinde bulunduğu şartlara ya da yaradılış gerçekliğine bağlı olarak önemli gördüğü hayır işleri vardır ve bu alanlarda yarışmasının kendisine hedef olarak gösterilmesi müslümanların paylaşım üzerinde kurdukları eşsiz medeniyetin zeminini oluşturmuştur.
Kur'an-ı Kerim ve Hz Peygamber zekat için aynı zamanda sadaka kelimesini kullanmasının sebebi nefsin cimriliğe olan eğilimine rağmen onu yenip sevdiği (Allah rızası ) için verebilmesi imanının sıdkını/gerçekliğini göstermesidir. Çünkü sadaka doğruluk anlamına gelen sıdk kökünden gelen bir kelimedir.
"Zekat imanın kati/kesin kanıtıdır" İslam Alimleri bu hadisi zekatın, imanın varlığına ve müminin samimiyetine delil olduğu şeklinde yorumlar. Çünkü imanı sağlam olmayanlar mesela münafıklar zekatı vermek istemezler.
İslamın temel kaynaklarında cömertlik en büyük erdemlerden birisi olarak sayılmıştır. Cimrilik ise yerilen bir tavırdır. Hz Peygamber cimrilik ile imanın beraber bulunamayacağını ifade ederken imanı olana cimriliğin yakışmadığını, mümine yakışanın cömertlik olduğunu belirtmiştir.
Reklam
Allah rızası için verilmesi gereken, isyetebilen ya da hayası istemeye engel olan ihtiyaç sahipleri vardır. Bunların görülmesi, bulunması ve gözetilmesi dini bir görevdir.
Bugün bazı kurumların TV'de canlı yayınlarla ya da banttan yaptıkları yayınlarda ihtiyaç sahiplerine yaptıkları yardımları halka göstermeleri ve eli mahkum fakirlerin ihtiyaçlarını istismar ederek kendi reklamlarını yapmaları, fakirlerin içinde bulundukları şartlar sebebiyle bu kepazeliği göze almaları, rencide olmayı yeğlemeleri İslam kültürünün ne ölçüde erozyona uğradığını gösteren acı bir örnektir.
İnfak kazancın fiili şükrüdür. Esasen her nimetin şükrünün kendi cinsinden olmasının daha makbul olduğunu söyleyecek olursak kazancın gerçek şükrü de infaktır. İnfakın Allah rızası için yapıldığının ve gösteriş amacı taşımadığının en temel göstergesi gizlilik içinde yapılmasıdır.
Hz Peygamber sadece şımartan ve azdıran zenginlikten değil aynı zamanda süründüren, perişan eden, dünyalık peşinde koşarken Allah'ı unutturan fakirlikten de Allaha sığınmıştır. Rasulullah şöyle buyurmuştur; "Fakirlik neredeyse insanın küfrüne sebep olacaktı." diğer bir Hadisi Şerifinde Hz Peygamber fakirlik fitnesinin şerrinden Allah'a sığınmıştır. Fakirlik, insana dünyalık peşinde koşarken Rabbini unutturabilir, isyana sevk edebilir ve sonuçta helakine sebep olabilir.
Şeytanın fakirlikle korkutmasına bağlı olarak cimrileşmek daha büyük bir azaptır. Çünkü Hadisi Şerifte anlatıldığına üzere insan cimrileştikçe demir bir zırh gibi onu gitgide sıkar ve psikolojik bir azaba maruz bırakır. Helalinden kazanmak, sadaka ve gerektiğinde meşru ihtiyaçlar için harcayabilmek ise hem bereketi hem malı artırır hemde karşı tarafın gönlünü almaya, onun bir duasında bulunmaya vesile olduğundan insana psikolojik rahatlık sağlar, huzur verir.
118 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.