Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam Peygamberi

Muhammed Hamidullah

İslam Peygamberi Gönderileri

İslam Peygamberi kitaplarını, İslam Peygamberi sözleri ve alıntılarını, İslam Peygamberi yazarlarını, İslam Peygamberi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Muhammed Aleyhisselam'ın kanaatine göre, maddi güce dayanmayan manevi-ruhi hayat toplum için ne kadar tehlikeli ise, ruhi-manevi değerlere sahip çıkmayan maddi güç de o kadar tehlikeli ve sakıncalıdır. Çevresi görünüşte insan denen yırtıcı yaratıklarla dolu olan ve esasen sayıca az durumdaki züht ve takva sahibi insanlar, çok geçmeden yapanın yanına kâr kaldığı haksızlıklara uğrarlar. Ahlaki ve manevi değerlerden uzak maddi bir gücün ne denli tehlikeler doğuracağı bilinmektedir.
Sayfa 359 - Beyan Yayınları
Muhammed Aleyhisselam sık sık, "adaletle hükmeden bir devlet başkanının, çok sayıdaki zahit ve din adamından daha üstün olduğunu" söylerdi. Yine o, "bir tek alimin, Şeytan'a karşı mücadelede bin zahitten daha sağlam ve çetin olduğunu" söylerdi. O, bu sözleriyle, sadece toplumsal ahlak kurallarını uygulamakla kalmayıp, iyiliği emredip kötülükten alıkoymak suretiyle diğer insanlara da rehberlik edebilen yetişmiş ve bilgili bir insanın, sadece kendi ruhunu olgunluğa erdirip yüksek bir kalp temizliğine ulaşmış, ancak insan kitlelerine yön vermekten, onlara rehberlik etmekten uzak durmuş insanlara göre daha çok tercih edilebilir olduğunu, böyle yapılmadığı takdirde kalabalıkların hiçbir ilke ve kural gözetmeyen yırtıcı hayvanlar gibi davranacaklarını söylemek istiyordu.
Sayfa 358 - Beyan Yayınları
Reklam
...Resulullah Muhammed Aleyhisselam, insanlığın esas itibariyle birbirine eşit olmayan üç sınıfa ayrıldığını ortaya çıkarmıştı: 1) Sürekli doğru yolda yürüyüp kendilerine düşen görevleri hakkıyla yerine getirmekte hiçbir ikna ve zorlamaya gereksinim duymayan, seçkin bir ruh ve gönül sahibi olan insanlar 2) Islah edilmeleri imkansız olup, asla bir şey öğrenmek istemeyen ve haksızlığa yol açsa da sürekli kendi kişisel çıkarlarını gözeten kişiler 3) Kendilerini kollayıp gözeten bir sistem olduğunda hemen hemen iyi davranan, ancak kendilerini meşru bir yaptırımın baskısı altında hissetmedikleri takdirde ellerindeki fırsatı kötüye kullanan vasat durumdaki insanlar.
Sayfa 357 - Beyan Yayınları
Tebük Seferi
O zamana dek gittiği yeri gizlii tutma alışkanlığına son veren Resulullah Aleyhisselam, bu kez hedefini açıkça ilan etti. Amacı, bedeviler üzerinde psikolojik bir etki uyandırmaktı: "Muhammed, Bizans İmparatoru ile savaşmaya gidiyordu!" Bazı Medineliler bu "çılgınca" girişime katılmak İstemediler; bunlar "münafık" ilan edildi.
Sayfa 284 - Beyan Yayınları
Tebük Seferi
Resulullah Aleyhisselam, Tebük seferine gönüllü olarak kaydoldukları halde, hurma hasat mevsiminin yaklaşmasını bahane ederek sözlerinden cayan bazı kimselerin toplum içine girmelerini yasakladı. Bunlar arasında şair Ka'b İbn Mâlik de bulunuyordu. Gassanlılar, Bizanslılardan çok Bizans taraftarı idiler. Kral Hâris haberi alınca, bir hububat kervanıyla derhal Ka'b'a gizli bir haber gönderdi. Hâris mektubunda onu Suriye'ye davet ediyor ve kendisini toplumdan dışlayan Resulullah Aleyhisselam'a karşı duyabileceği kin ve nefreti tahrik etmeye çalışıyordu. Ka'b'ın bu mektubu hakîr ve bayağı bir yazı olarak görüp ateşe atmasına şaşmamalıyız.
Sayfa 278 - Beyan Yayınları
fil olayı
" Rabbim fil sahiplerine neler etti, görmedin mi? Onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı? Sonra onların üstüne birbiri arkasına uçuşup giden ebabil kuşları göndermedi mi? Ve o kuşlar onların üzerlerini pişmiş tuğladan yapılmış taşlar atmadılar mı? Böylece Allah onları sanki yenilip çiğnenmiş ekine çevirmedi mi? FİL SÛRESİ, 1-5 Kuş sürülerinin böyle bir saldırısını efsane olarak nitelendirip reddetmek belki kolay olurdu. Ancak, Kur'an'ın bu ayetleri söz konusu olaydan kırk yıl kadar sonra vahyedilmişti ve Muhammed Aleyhisselam'ın hasımları arasında bu olayı gözleriyle gören tanıklar vardı. Eğer uydurma bir olay söz konusu olsaydı, bu tanıklar bu açıklamayla alay edebilirdi. (Arap tarihçiler Kur'an'ın birçok ayeti konusunda İslam düşmanlarının eleştirilerine yer verirken, kuşlarla ilgili bu olay hakkında bir eleştiriye hiç değinmemişlerdir.)
Sayfa 247 - Beyan Yayınları
Reklam
Mekke'nin Fethi
Peygamber Efendimiz, Kabe'nin avlusunda kıldığı namazdan sonra, düşmanlarına ve eski hemşehrilerine dönerek, onlara: "Şimdi benden ne bekliyorsunuz?" diye sordu. Onlar ise başlarını utançtan yere eğerek: "Sen soyu yüce bir babanın oğlu, soylu bir kimsesin!" karşılığını verdiler. Bunun üzerine, bir Allah Elçisi'nden beklenen şu sözler onun mübarek ağzından döküldü: "Bugün sizden hiçbiriniz aşağılanmayacaksınız; Haydi şimdi gidin, hepiniz serbestsiniz!"
Sayfa 227
Devlet Başkanı
Hudeybiye Antlaşması'nın imzalanması üzerinden bir yıl geçtikten sonra, Resulullah Aleyhisselam kararlaştırıldığı gibi sahabeleriyle birlikte Mekke'yi ziyaret amacı ile yola çıktı... Mekkeliler, müslümanların bu ziyareti sırasında şehirlerini boşaltarak çevredeki dağlara yerleştiler. Resulullah Aleyhisselam yerine, kurallara fazla bağlı kalmayan ve sadece maddi çıkarları düşünen bir siyasi başkan, önceden kararlaştırılmış bir süreyi uzatarak bu tür bir "işgal"e kolaylıkla devam edebilirdi. Birincisi, oldukça güçlü bir ordu ile gelmişti; Mekkeliler tüm mal mülklerini evlerine bırakıp gitmişlerdi; böyle bir işgalden sonra karşı saldırıda bulunmaları halinde, Müslümanlar kendilerini Mekkelilerin hücumuna karşı daha kolay savunabilirlerdi. Fakat Muhammed Aleyhisselam, dünya malına ve insanların maddi alemlerine hükmetme gibi bir ihtiras peşinde koşmuyordu.
Sayfa 221
Bir Merkez Seçimi ~ Coğrafi Nedenler ~ 36.
.. eski insanlar Mekke'yi "Dünyanın göbeği" diye adlandırıyorlardı.
Sayfa 36 - BEYAN YAYINLARI Şubat 2013 İstanbul
Uhud Savaşı
... Umm Umâre adlı kadın tıpkı bir erkek gibi savaştı ve elde ettiği sonuçlar Resulullah Aleyhisselam'ın takdir ve övgüsüne muhatap oldu. Çok farklı bir yiğitlik örneğine de Dinar kabilesinden Medineli bir Müslüman kadın olan, Amr'ın kızı Hind'de rastlıyoruz: Savaştan sonra Müslümanlar Medine’ye dönerken, kendisine kocası, babası ve oğlunun şehit düştüğü haber verildiğinde, kendisi şu soruyu sormuştu: " Peki ya Resulullah Aleyhisselam ne yapıyor? O nasıl? Ona Resulullah Aleyhisselam'ın sağ ve salim olduğu söylendiği ve kendisi de onu bizzat gördüğü zaman, duygularını dile getirmek için doğaçtan şöyle bir şiir söyledi: "Madem ki sen yaşıyorsun, diğer tüm sıkıntılar aşılabilir!"
Sayfa 201
Reklam
İlk İslam Devleti'nin Anayasası
Ne olursa olsun bu anayasa ile birlikte İslam hayatında yeni bir çığır açılmış oldu; ve böylece dünyevi işlerle harmanlanan manevi hayat, İslam'a özgü yeni bir özelliği ortaya çıkardı. Ruhi-manevi özelliklerden arındırılmış bir siyasi hayat bizi doğruca maddeciliğe (materyalizime) götürür ki bu, yırtıcı hayvanlarınkinden de aşağı bir hayat tarzı demektir. ... Muhammed Aleyhisselam özellikle vasat durumdaki insanlara hitap etmiş ve onları insan hayatının her iki yönünü nasıl dengeleyebileceklerini, böylece hem maddi hem de manevi hayatı bir araya getiren bir sentez oluşturmanın yolunu göstermişti. Bu dini anlayış, toplumdaki her birey için asgari düzeyde gerekli olan ama manevi-ruhi hayata daha çok oranda uygulama imkanını fertlere bırakan belli başlı esasları tespit etmekteydi.
İlk İslâm Devleti'nin Anyasası
》Sözleşme belgesi, adaletin dağıtım ve uygulanması konusunda da gerçek bir devrim niteliği taşımaktadır. 》 Bu sosyal güvenlik sisteminde her kabile, özerk bir yapıya ve yeni bir düşünce yapısına sahip olmakta ve artık eskiden olduğu gibi doğum ve katılma esasında dayalı, akrabalar arası ve dışa kapalı bir nitelik taşıyan fosilleşmiş kabile özelliğinden çıkarak, kişinin rıza ve iradesine dayanan dinamik bir yapıya kavuşmaktaydı.
İlk İslam Devleti'nin Anayasası
Mekke döneminde iken bile Müslümanlar, günde beş vakit namaz kılmak ve herkes kendi imkanı oranında yoksullara ve ihtiyaç sahiplerine sadaka vermekle yükümlü kılınmıştı. Ama insanları sadece bunlardan sorumlu tutmak da yeterli değildi. Daha sağlam temellere dayanan, tutarlı bir şeyler yapmak gerekiyordu. Yaptığı bazı gözlemler sonunda Muhammed Aleyhisselam, Allah'ın gönderdiği bir resul olması dolayısıyla sahip olduğu manevi ve ruhsal ayrıcalıklarının dışında, dünyevi bir takım güçlerle de kendisini donatması gerektiği kanısına vardı.
Sayfa 167 - Beyan Yayınları
989 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.