Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam ve Batı

Bernard Lewis

En Eski İslam ve Batı Gönderileri

En Eski İslam ve Batı kitaplarını, en eski İslam ve Batı sözleri ve alıntılarını, en eski İslam ve Batı yazarlarını, en eski İslam ve Batı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hristiyan ve Müslümanın birbirine bakış açısı.
Hristiyanlar, Müslümanları dini anlam taşıyan bir isimle adlandırma konusunda tuhaf bir gönülsüzlük gösteriyor ve etnik isimler kullanmayı tercih ediyorlardı. Bunun gayet açık olan amacı, Müslümanların itibar ve önemlerini azaltmak ve yerel bir gruba ve hatta bir kabile topluluğuna indirgemekti. Avrupalılar farklı zamanlarda ve farklı bölgelerde karşılaştıkları müslüman halklara bağlantılı olarak, Sarazen, Mağribi, Türk ya da Tatar tanımlarını kullanmışlardı. En güçlü ve en önemli müslüman devletlerini kuran "Türk" kimliği zamanla müslümana eş anlamlı olarak kullanılır hale gelmiş ve İslam'a geçen insanlar için bulunulan yere bakılmaksızın "Türkleşti" denmeye başlanmıştı. Orta Çağ'daki müslüman yazarlar da aynı gönülsüzlüğü göstermiş ve hristiyan hasımlarına yere ve zamana bağlı olarak, Rumlar, Slavlar, ya da Frenkler şeklinde söz etmişlerdir.
Sayfa 22 - AkılçelenKitabı okudu
Coğrafi tanım.
Müslümanlar Avrupa'nın yüzyıllar sonra keşfedecekleri Yunan felsefe ve bilimini, İran'ın bilgelik ve evlet idaresi geleneğini ve hatta Doğu Hristiyan ve Bizans mirasının büyük bir kısmını tavarüs (miras edinmek kalıtım yolu ile almak) edinmişlerdi. Avrupa, Güneyde İslam doğuda bozkırlar kuzeyde donuk topraklar ve batıda okyanuslar arasında sıkışmış durumdayken, İslam dünyası bazen savaş ama genellikle barış içinde, Hindistan ve Çin'in zengin ve kadim uygarlıkları ile temas halindeydi.
Sayfa 24 - AkılçelenKitabı okudu
Reklam
İslam dünyası zengin ve çeşitli bir kültüre, geniş topraklara ve kaynaklara sahipti; karmaşık ve büyüyen bir ekonomisi vardı. Avrupa'nın aksine gelişkin ve yasalara saygılı kentli bir toplum yapısına sahipti; öyle ki, Osmanlı dönemi gibi genç bir tarihte bile Avrupalı seyyahlar, Beyefendilerin ve hatta askerlerin yanlarında kılıç olmadan dolaştıkları İstanbul şehri karşısında hayrete düşüyorlardı. Okur notu: Yani öyle kendimizi eziklememize gerek yok. Yapmamız gereken liyakat çerçevesinde yenilikçi ve çalışkan bir yaşam sergilememiz. Gerisi kalkınma olarak geri dönecektir.
Sayfa 24 - AkılçelenKitabı okudu
İslam'la karşılaştırıldığında hristiyanlık gerçekten de fakir, küçük, geri ve tek renkli bir dindi. Birbirleriyle çatışan küçük krallıklara ayrılmış, kiliseleri hizipleşme ve sapkınlık yüzünden bölünmüştü. Roma ve Doğu kiliseleri arasında bitmek bilmeyen kavgalara sahne olan hristiyanlık, iki imparator ve hatta bir süreliğine iki papanın ihtilaf sahası olmuştu. Okur notu: Batı karanlık döneminde birbiri ile çatışan küçük krallıklar idi. Şimdi Orta Doğu coğrafyasına bakın farklı mezheplerin çatışmaları ve hatta farklı etnik kökenlerin çatışmaları var. Biraz feyz almalıyız tarihten.
Sayfa 25 - AkılçelenKitabı okudu
Cihat anlamı bakın neymiş.
Erken bir dönemden itibaren İslam hukuku, İslam devleti ve cemaatlerinin başındaki yöneticinin temel yükümlülüklerinden biri olarak, yaygın ama yanlış bir biçimde "Kutsal Savaş" diye tercüme edilen "Cihat"ı şart koşmuştur. Bu arapça sözcük kelimesi kelimesine "Çaba sarf etmek" anlamına gelir ve genellikle, "fi sabil Allah" Allah'ın yolunda sözcükleri ile takip edilir. Okur notu: E o halde cihat edelim temiz olmak için, barış için, daha iyi bir toplum için. Yani çaba sarf edelim.
Sayfa 26 - AkılçelenKitabı okudu
... emperyal oyuna sonradan katılan İtalyanlar, 1911 Eylül'ünde Osmanlı İmparatorluğuna savaş ilan ederek daha sonrasında ikisi de İtalyan sömürgesine dönüşecek olan Trablus ve Sirenayka vilayetlerini himaye edecekti. Bu coğrafya daha sonra Libya ismini alacak ve ülke o tarihten (3 Aralık 1934) itibaren bu isimle anılacaktı.
Sayfa 48 - AkılçelenKitabı okudu
Reklam
Kayıtlara göre 1912 yılında İstanbul'da kırk özel banker bulunuyordu. Bunlardan hiçbiri müslüman Türk değildi. İsimlerden anlaşıldığı üzere bu kişiler Rum, Ermeni, Levanten, Yahudi ve Avrupalılardı. Okur notu: Türkiyeyi böyle bir durumdan tam bağımsız hale getiren Mustafa Kemal ve arkadaşlarını beğenmeyen insanlar var anlamakta zorluk çekiyorum. (Cumhuriyet tarihinde kurulan yerel bankalar Ziraat ve İş bankası millileşmeye örnektir.)
Sayfa 52 - AkılçelenKitabı okudu
Osmanlıların bazıları oldukça erken bir tarihten başlayarak kendilerini tehdit eden tehlikeyi (Avrupa'nın kalkınma süreci) fark etmiş ve dikkatleri bu tehlikeye çekmeye çalışmıştır. Kendi anlattığına göre Kanuni Sultan Süleyman'ın sadrazamı Lütfi Paşa, Sultanı uyarmıştı: " Daha önceki sultanların döneminde karadaki egemenliğimiz denizlere oranla çok fazlaydı. Deniz savaşlarında kafiler (hristiyanlar yada batı diyelim) bizden ilerideler. Onları yenmeliyiz." Bir Osmanlı coğrafyacısı yeni dünya hakkındaki yaklaşık 1580 tarihli raporunda hamisi Sultan III. Murad'ı, Avrupalıların Amerika, Hindistan ve Basra Körfezi kıyılarında yerleşmelerinden kaynaklanan tehlike ve bunun sonucunda İslam ticaretine verilen zarar ve İslam topraklarına yönelen tehdit hakkında uyarıyordu. 1530'larda tartışılmış olan bir tasarıyı yeniden gündeme getirerek sultana Süveyş kıstağı'nda bir kanal açmasını ve Hindistan limanlarını ele geçirerek kafirleri buradan çıkarmasını önermişti.
Sayfa 56 - AkılçelenKitabı okudu
Türklerin ilerleyen Avusturyalılar karşısında geri çekilmeye devam ettikleri bir dönemde, 1693 yılında William Penn, Avrupa devletleri arasında ihtilafların çözülmesinde ara buluculuk edecek ve savaşları önleyecek bir örgüt kurulması önerisine yer verdiği kısa bir kitap yayımladı. Türklerle ilgili tavsiyesi ilginçti. Türklerin islamdan vazgeçip hristiyanlığı kabul etmeleri şartıyla Türkiye'nin de bu Avrupa birlikteliğine davet edilmesi . Okur notu: İşte bu yüzden Avrupa birliğine falan giremeyiz.
Sayfa 68 - AkılçelenKitabı okudu
... Doğuda yayımlanan ilk gazeteler Fransız Devrimi'nin bir hediyesiydi. İstanbul'da ilk gazete Fransız büyükelçiliğinde basılmıştı.
Sayfa 72 - AkılçelenKitabı okudu
Reklam
1821 yılında yayın hayatına başlayan ilk resmi Osmanlı gazetesinde yer alan bir başyazıda gazetenin çıkma amacı açıklanıyordu. Yazıya göre gazete, İmparatorluğun resmi tarih yazımı geleneğinin gelişmesinin bir sonucuydu, amacı da yanlış anlamaları önlemek ve temelsiz eleştirilere mani olmak için olayların gerçek yüzünü yansıtmak, hükümetin çıkardığı yasa ve emirlerin gerçek içeriklerini kamunun bilgisine sunmaktı. Diğer bir amaç da ticaret, bilim ve sanat alanlarında işe yarar bilgiler sağlamaktı.
Sayfa 73 - AkılçelenKitabı okudu
1927 yılında, Müslüman dünyadaki diğer pek çok ülkenin takip ettiği Türkiye, radyo yayıncılığını başlattı. Okur notu: Dünya'da ilk radyo yayını 1880 yılında gerçekleştiriliyor. Türkiye'nin bu teknolojiyi ülkeye entegre etmesi için Cumhuriyeti beklemek gerekiyor. Anlaşılan Osmanlı'nın pek umurunda değil. Böylesi bir teknolojiyi 47 yıl sonra alabilmek sizce de üzücü değil mi?
Sayfa 73 - AkılçelenKitabı okudu
... Harem kelimesi yasak ve girilmeyecek bölge anlamına gelen Arapça haram'dan türetilmiş haremdir.
Sayfa 149 - AkılçelenKitabı okudu
Avrupa, Avrupa'yı tasarlamış ve yaratmıştır.
Sayfa 15 - Akılçelen KitaplarKitabı yarım bıraktı
Kendimi dinim, devletim, vatanım ve milletim uğruna feda etmek istiyorum.
83 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.