Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslamcı Bir Şairin Romanı - Mehmet Akif

Mehmet Emin Erişirgil

En Beğenilen İslamcı Bir Şairin Romanı - Mehmet Akif Gönderileri

En Beğenilen İslamcı Bir Şairin Romanı - Mehmet Akif kitaplarını, en beğenilen İslamcı Bir Şairin Romanı - Mehmet Akif sözleri ve alıntılarını, en beğenilen İslamcı Bir Şairin Romanı - Mehmet Akif yazarlarını, en beğenilen İslamcı Bir Şairin Romanı - Mehmet Akif yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cihan alt üst olurken seyre baktın öyle durdun da, Bugün bir serserisin, derbedersin kendi yurdunda!
Sayfa 403Kitabı okudu
Bir usta çingenenin yanında, mengene başında, çıraklık etmedikçe eşek nalı bile yapılamazken din hakkında hiçbirşey bilmeyenler acaba ne içtihat edecekler ? Allah vergisi liyakat nal yapmaya bile yetmediği meydanda iken , ben zeki adamım diye içtihada kalkanlar, yani her işe burnunu sokanlar düşünmüyorlar mı ki bu hâlleri ile millî selameti kökünden baltalıyorlar ? Sorarım bu davada olanlara : iş bölümüne neye lüzum görmüyorsunuz diye. Bir adam koltuğunda on karpuz taşıyabilir mi?
Sayfa 238Kitabı okudu
Reklam
Kuzum, okuma yazma bilmeyenler bizde de, heryerde de eşektir ,fakat niye bizde okur yazarların çoğu dalkavuk ve ahlâksız oluyorlar acaba?
Sayfa 115Kitabı okudu
Neden, fakat, heyecanın ? Nedir yüzündeki yaş ? Sonunda yolcunu incitme, ey güzel yoldaş ! Hûda bilir ki dayanmaz , taş olsa bir sine , O gözlerinde dönen sağnağın dökülmesine, Hayır ! Yakar beni derdimle âşinâ çıkman , Bırak, ben ağlıyayım, sen çekil de karşımdan .
Mülhid de Senin, kalb-i muvahhid de Senindir; İlhad ile tevhid nedir? Menşei hep bir. Öyleyse nedendir bu tefavüt arayerde? Esbab-ı tehalüf nedir efkâr-ı beşerde?
Balkan Harbi
Âkif ayetten veya hadisten ilham alarak manzumesini yazmış değildir. Tersine önce manzumesinin konusunu düşünmüş, sonradan ona uygun düşecek ayeti bulmaya çalışmıştır: bazen muvaffak olarak, bazen olmayarak, yani zorla yakıştırarak. İlk defa yazdığı ve Fatih Camii'nde kürsünün etrafına toplanan halka okuduğu manzumenin başında şu ayet vardır: “Ya Muhammet de ki ey mülkün sahibi olan Allah'ım, sen mülkü dilediğine verirsin, sen mülkü dilediğinden alırsın, sen dilediğini zelil edersin. Hayır, yalnız senin elindedir. Sen, hiç şüphe yok ki her şeye kadirsin." Nesir olarak yazdığı bu tercümenin manasını da manzum olarak şöyle anla- tıyordu: İlahî, “malik-el-mülküm" diyorsun.Doğru, âmenna. Hakikî bir tasarruf var mıdır insan için? Asla! Eğer almışsa bir millet, edip bir mülkü istilâ; Eğer vermişse bir millet bütün bir mülkü bi-perva; Alan sensin, veren sensin, senin hükmündedir dünya.
Reklam
Ben böyle yemin edemem
O cemiyete girmiş olmaktan çok fazla, Fatin Efendi ile tanışmış olduğu için seviniyordu. Hem sarıklı hem matematikçi yani hem Doğu'yu bilir hem pozitif bir ilimde ihtisas için uğraşır biri olma, onun gözünde her Müslüman aydınının ideali olmalıydı. Fatin Efendi'de en çok sevdiği hâl buydu. Bu tarihten sonradır ki Âkif, Fatin Efendi ile sıkı fıkı arkadaş olmuştur. Şu var ki Akif, Fatin Efendi'yi severdi demek onunla hiç darılmamış manasına gelmez. Fatin Efendi'nin Akif'i ziyaret için Baytar Dairesine uğradığı günlerden biriydi. O, mümeyyiz Şevket Bey'e şunları anlatıyordu: "Bir gün Vaniköyü’ne gitmiştim: Bizim Beylerbeyi'nden yürüye yürüye; Fatin Efendi davet etmişti de onun için. O gün bir parça yağmur yağıyordu. Hoca gelmeyeceğimi sanmış, ahbabına gitmiş, ertesi gün geldi; güya özür dilemeye... Yağmurmuş da benim gelmeyeceğimi sanmış da... Bilmem ne. O gün kendisine şunu dedim: -Hoca hoca bak bana, söz ancak ölüm yatağında olursun da yapamaz hâlde bulunursun, o zaman tutulmaz." Eski milletvekili, arkadaşının tabutu arkasında yürürken yahut onun ölümüne, Mum gibi yandı ciğer, çünkü vatan türküsünü Hep geçen kapkara günlerde, terennüm etti. Çıktı "Kırklar" bir ağızdan dediler tarihin; İçimizde vatan şâiri “Akif" gitti. kıtasını tarih düşürmek için yazarken, kim bilir bu mazi gözü önünde ne renklerle canlanmıştır!
Fazlına , kemaline hürmet olsun diye kimin yanına sokulmak istedimse ya ısırdı, ya tepti!.. Bizim memleketin okumuşları _ hikmeti hüdâ _ bütün huylu oluyorlar.
Hiç şüphe yok ki Asım'ı, Akif kafasından yaratmıştı. Böyle bir genç yoktu. Fakat Asım'a verdiği karakterler kimin veya kimlerindi; o, görmediği bir şeyi yazamazdı, model görmeksizin tasvir yapan şairlerden değildir: Nihayet Newyork'ta olan bir vakayı Boston'a nakledebilirdi ama o kadar. Yazık ki arkadaşlarından kimsenin bunu sorması hatırına gelmemiş olmalı ki bugün kesin olarak Asım'ın karakteri kafasında nerden doğmuştu? Bilmiyoruz. Yalnız tahmin edilebilir ki onun karakteri kendinde olandan ve özlediği vasıflardan çıkmıştır. Kafasından yazacağı konunun planını da hazırladı. Köse İmam Meşrutiyeti ilan eden Âkif' in neslini çekiştirecekti, o da hem kendi neslini hem de Çanakkale' de harikalar yaratan Asım' ın neslini, yani genç nesli savunacaktı; o sırada bu kahramanlar için yazacağı destan kendiliğinden çıkıverecekti.
25 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.