Bu kitap "dinin ve "diyânet"in bâzı vecheleriyle ilgili incelemelerimden oluşmaktadır. Bu incelemeler, öncelikle, aklın: 1) Kur'ân ve Sünnette göre önemini belirtmeğe, 2) Kur'ân ve Sünnet'i sorgulayan bir konumda olamayacağını göstermeğe, aksine 3) Onlar'ın hizmetkârı olması gerektiğini ve sınırının da bu olduğunu ortaya çıkarmağa yöneliktir. Bu bakımdan incelemelerimi hep Kur'ân ve Sünnet'e dayandırmağa ve sonuçları da bu temellerden hareketle çıkarmağa çalıştım.
Ne yazık ki pekçok kimse "din" ile "diyânet" kavramlarını karıştırmaktadır. Hele İslâm söz konusu olduğunda, Kur'ân aracılığıyla ilkeleri vahyedilmiş ve Hz. Peygamber'in Sünnet'iyle de muâmelâtı belirginleşmiş olan İslâm'ın, yüzyıllar boyunca: 1) siyâsî, 2) fikrî, 3) sosyolojik ve 4) psikolojik sebeplerden ötürü (yâni kısacası nefsânî dürtüler sonucu) geçirmiş olduğu "görüntü değişimi" insanları aldatmaktadır. Bunun sonucunda da insanların bir kısmı İslâm'ın bugünkü görüntüsünü doğuran diyâneti İslâm'ın temel ilkeleriymiş gibi, vahyedilen din sanki buymuş gibi anlamaktadırlar. Bu kavram kargaşası da çoğu sefer isâbetsiz hayâl kırıklıklarına, infiallere, vehimlere ve tepkilere yol açmaktadır.
Sayfa 7 - Denge yayınları Mayıs 1996