Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleri

Muhammed Esed

İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleri Gönderileri

İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleri kitaplarını, İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleri sözleri ve alıntılarını, İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleri yazarlarını, İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
152 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
İslam ve Adalet
İslam ve adalet insanlığın aç kaldığı iki kaynaktır. Maalesef Doğu coğrafyasında İslam'ı bazı menfi emeleri uğruna kullanan zümreler ortaya çıktı. Çağın getirdiği insanın yalnızlaşma hastalığı...
İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleri
İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleriMuhammed Esed · İşaret Yayınları · 201815 okunma
Şeriat
Gerçek şeriat , hayatımızın her ayrıntısını, mümkün olan her safhasını kapsamayı amaçlamaz, aksine yalnızca içinde yaratıcı gücümüzü ortaya koymamızın beklendiği ve ışığı altında günlük işlerimizi düzenlememiz gerektiği bir ana çerçevedir. Eğer bunu hatırlarsak aklımızı uygulayabileceğimiz alanın ne kadar geniş olduğunu hemen idrak ederiz.
Sayfa 142 - İşaret yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Cihat kelimesi, kötülük çağrıştıran herhangi bir şeye karşı "çabaladı veya mücadele etti "anlamındaki cehede den türetilmiştir. Örneğin Hz. Peygamber, insanın kendi ihtiras ve zafiyetlerine karşı mücadelesini (cihad en -nefs) en büyük Cihad olarak tanımlamıştır. Gerçek savaşa uygulanırsa Cihat terimi Kuran'da sadece savunma savaşını , insanın din özgürlüğünü ,ülkesinin ve toplumunun özgürlüğünü savunmak için savaşmayı ifade etmek için kullanılmıştır.
Sayfa 106 - İşaret yayıneviKitabı okudu
Çoğunlukla veya tamamıyla Müslümanların ikamet ettiği bir devlet, "İslâmi devlet" anlamına gelmez. Bir devlet ancak milletin hayatında İslâm'ın sosyo-politik öğretilerinin bilinçli bir şekilde uygulanmasıyla ve ülkenin temel anayasasında bu öğretilerin yer almasıyla gerçek anlamda İslâmî olur.
Müslümanlar yüzyıllardır süregelen itibar kaybı ve esaretten sonra kültürel özgüvenlerini büyük oranda kaybettiler. Batı’dan gelen her şeyin, Müslümanların kendilerinin oluşturabilecekleri herhangi bir şeyden çok daha “güncel ve mükemmel” olduğuna dair safça bir inançla, körü körüne Batılı düşünce tarzlarını takip etmektedirler.
İslam, politik bir hareketin programından çok daha fazla bir şeydir: Bir inançlar ve değerler sistemi, sosyal bir doktrin, bütün bireysel ve toplumsal işlerde doğruluğa bir çağrıdır; “insan hayatı" diye adlandırdığımız ayrılmaz bir bütünün kısımları olarak, ahlaki ve fiziki, manevi ve entelektüel, bireysel ve toplumsal olmak üzere, varlığımızın bütün yönlerini dikkate alan tam ve kendine yeten bir ideolojidir.
Reklam
Görüş ayrılıkları doğaldır, çünkü insanın akıl yürütmesi oldukça sübjektif bir süreçtir ve düşünürün fıtrî eğilimlerinden, sosyal altyapısından ve geçmiş deneyimlerinden, kısacası bizim "insanın kişiliği" diye tanımladığımız şeyin şekillenmesine etki eden birçok faktörden asla tam olarak ayrılamaz. Ancak böylesi farklı fikirler olmaksızın gerçek bir ilerleme mümkün değildir, çünkü sosyal problemlerin tedricî bir şekilde aydınlanması ve çözüm aşamasına getirilmesi, ancak değişik yapıdaki fikirlerin çatışmasıyla ve birbiri üzerindeki ufuk açıcı etkileriyle olur.
İkircikli, İstikrarsız, Çelişkili Bilim
Bilim, daima doğayla ilgili yeni gerçeklerin keşfine, dolayısıyla da önceden tespit edilmiş olan gerçeklerin fasılasız bir yeniden yorumuna ve değerlendirilmesine bağlı olarak sürekli akış halinde olduğundan, bilimin tavsiyesi ikircikli, istikrarsız ve bazen de daha önce sunulan tavsiyeyle oldukça çelişkilidir. Bu da bilimin, insanın refaha ve mutluluğa ulaşması için yapması ve yapmaması gerektiği şeyleri kesin bir şekilde ortaya koyacak bir konumda asla olmadığını söylemek anlamına gelir. Bundan dolayı bilim, insanın ahlâkî vicdanını geliştiremez (gerçekte buna teşebbüs de etmemiştir). Kısacası, etik ve ahlâki problemler bilimin kapsamına girmezler, aksine dinin kapsamı içindedirler.
Bilim İyi ve Kötüyü Belirleyemez
19. asrın ikinci yarısında çoğu Batılı bilim adam kâinatın gizeminin çözülmesinin "eli kulağında" olduğuna bundan sonra da hiçbir şeyin insanı, Tanrı'dan bağımsız ve akla yatkın şekilde hayatını düzenlemekten alıkoyamayacağına inanmaktaydılar. Ancak günümüzün düşünürleri, bu konu hakkında hem daha temkinli hem de daha şüphecidirler. 20 yüzyıl modern fiziğinin müthiş etkisi altındaki çağdaş düşünürler, yüz yıl, hatta elli yıl öncesi gibi yakın bir zamanda deterministik bilimin, ondan beklenen manevi ümitler tatmin etme hususunda başarısız olduğu sonucuna varmışlardır; çünkü araştırmalar ilerledikçe kâinatın gizeminin gittikçe daha gizemli ve daha karmaşık olduğunu buldular. Kainatın nasıl meydana geldiği, hayatın ondan nasıl ortaya çıktığı ve hayat olgusunu neyin oluşturduğu sorularına, dolayısıyla da insan varlığının gerçek doğası ve amacı sorusuna, salt bilimsel vasıtalarla cevap verilemeyeceği her geçen gün daha da belirginleşti. Ancak bu son soruya cevap verecek bir konuma gelmedikçe, "iyi" ve "kötü" gibi ahlâkî değerleri tanımlamaya teşebbüs dahi edemeyiz; çünkü böylesi terimler, insan varlığının doğası ve amacıyla ilgili bilgiyle (gerçek veya hayali) ilişkilendirilmedikçe, hiçbir anlama sahip değillerdir.
Alimin abide üstünlüğü, sizin en alt seviyede olanınıza benim üstünlüğüm gibidir Hadisi Şerif, Tirmizi
Reklam
Her milletin hayatında kaderini seçmesi için önünde sonunda özgür bir tercih fırsatının verildiği bir an gelir
Fikirlerin uyarıcı çatışması olmaksızın Müslüman toplumda herhangi bir entelektüel gelişme olamaz
·
Puan vermedi
Devlet yönetiminin ne olması konusundaki tartışmalar tarihsel veriler ışığında anlaşılmaya çalışılsa da, devletin önüne eklenen sıfatların mahiyeti ve etkisi konusunda hala net anlamlar çıkarılamamış ve bu durum sürekli tartışılmaya devam edilmiştir. Bu tartışmalarda bir devletin tarihi yeri ne olursa olsun dini, siyasi ve toplumsal birlikteliğin
İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleri
İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleriMuhammed Esed · İşaret Yayınları · 201815 okunma
152 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
İslâmî Devlet ve Yönetim şekli, bugüne kadar her yönüyle tartışılmış ve hala da tartışılmaya devam etmektedir. Kitap böyle bir eksende, İslam'da Devlet yönetiminin ne olması gerektiği, nasıl bir uygulamanın nasslar ile uyumlu olduğu ve neden böyle bir yönetim şeklinin insanın doğasına uygun olduğunu ele alıyor. Muhammed Esed, meseleyi detaylı bir şekilde ortaya koyarak, meseleleri sadeleştirerek çözümleyecek bir İslam Devleti prototipi ortaya koyuyor. Sıkıntılarımıza vakıf biri olarak, önce eğilmemiz gereken hususlara odaklanıyor, bunların etrafına diğer uygulamaları örmeye çalışıyor. Devletin, ahlaki prensiplerinden sosyal boyutuna, ekonomik kalkınmadan eğitime, adaletten özgürlüğün sınırlarına kadar genel anlamıyla nelere sahip olması gerektiğini ifade ediyor. Kanunların nasslar ile sabit olduğu, şeriat ilkelerinin bu nasslar ile şekillenmesi gerektiğini, daha önceki emirlerin kendi toplumları için koydukları kurallar silsilesinin bugün şartlara göre yeniden ele alınması gerektiğini ortaya koyuyor. İslam Devleti ve Yönetimi alanında bir mukaddime değeri taşıyan eser, bu konuda fikir yürütenlere bir rehberlik sunuyor...
İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleri
İslâm’da Devlet ve Yönetim İlkeleriMuhammed Esed · İşaret Yayınları · 201815 okunma
Bizim erdemli bir toplum olmamız, daima ve bütün şartlar altında bütün insanlık için adaleti sağlamak ve adaletsizliği sona erdirmek adına mücadeleye hazır olmamıza bağlıdır.
Sayfa 136Kitabı okudu
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.