Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslamda Siyasi Sistem

Ebu'l A'lâ el-Mevdudi

İslamda Siyasi Sistem Sözleri ve Alıntıları

İslamda Siyasi Sistem sözleri ve alıntılarını, İslamda Siyasi Sistem kitap alıntılarını, İslamda Siyasi Sistem en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nemrut!
O, kendisinin Allah olduğunu ileri sürmedi; onun bütün isteği, halk üzerindeki otoritesinin mutlak olması ve bu otoriteye ortak koşulmamasıydı. Bir hükümdar olarak yönetimine meydan okunmamalıydı. Bu savı, hükmetme kudretini elinde tuttuğu gerçeği üzerinde kurulmuştu. O halkının yaşamı üzerinde ve mülkî meselelerde her istediğini yapabilirdi, herhangi bir kimseyi ölüme mahkum etmek veya affetmek gibi konularda mutlak bir otoriteye sahipti. Bütün bunların üzerine Hz. İbrahim (a.s.)'dan da kendine itaat etmesini, yönetici olarak kendini tanımasını, kendisine hizmet etmesini ve her emrine uymasını istedi. Fakat, İbrahim (a.s.) Allah'tan başka hiç kimseye itaat ve hizmet etmiyeceğini söylediği zaman Nemrut neye uğradığını şaşırdı. Hırsla sarsıldı, kendine ve yönetimine isyan eden bu şahsı nasıl kontrol altına alabileceğini bilemedi.
İlahlık iddiasında bulunan bir adamın kendi kendisinin ilah veya Rabb olduğunu açıkça ilan etmesine gerek yoktur. Layık olmadıkları halde bir grup insan üzerinde hakimiyet kurmuş olan bütün insanlar, yönetimlerini diğer insanlara zorla kabul ettirenler ve o insanları kendi zorba yönetimlerine bağlayanlar tıpkı Firavun ve Nemrut'un şaşaalı günlerinde yaptığı gibi hedeflerine varmak isteyenler, bu isteklerini gizlemelerine, belli etmemelerine rağmen aslında ilahlık arzusunu taşımaktadırlar.
Sayfa 22
Reklam
Bütün bir yeryüzünü kuşatan demokratik seçim sistemleri, halkın oyuna başvurulan parlementer seçim sistemleri, bize bir gerçek gösterdi: Zirveye çıkan seçilmiş insanlar zenginlikleriyle, kuvvet ve aldatıcı propagandalarıyla kitleleri kandırabilmekte, yanlış yönlendirmekte, yanlış seçimler yaptırmaktadırlar. Halkın çoğunluğunun oylarıyla yönetim makamına gelen bu vekillerin ilk işi iddia ettikleri, çok güvendikleri, omuzlarına basa basa yükseldikleri seçmenlerinden koparak kendilerini bağımsız bir otorite olarak ilan etmekte ve ilah tavırları takınmaktadırlar. Onlar, kendilerini seçimle iktidara getiren halkın menfaatine, insanca yaşamasına uygun yasalar değil; kendi bölgelerine, sınıf menfaatlerine ve şahsi çıkarlarına uygun yasalar yapmaktadırlar. Onlar; seçmenleri tarafindan meclis ve iktidar koltuğuna oturtulanlar, yeni bir sınıf olmuşlardır. Otorite oldukları savıyla düşünce, davranış ve isteklerini halk üzerine empoze etmektedirler.
Birinci esas: İslâm, hükümdarlık yerine "Halifelik" tabirini kullanır. Zira İslâm'a göre hükümdarlık "Hakimiyet" sadece Allah (c.c.)'a aittir. Allah'ın (c.c.) hükümlerine göre iktidarı ve kuvveti elinde tutan kimse muhakkak ki yüce Hükümdar'ın halifesi olacak ve ona halife olduğundan dolayı da hiçbir kimsenin koyduğu hükümleri uygulamaya yetkili olmayacaktır.
Sosyal bütünlüğün temeli olan aile hayatının düzenlenmesinde de Allah (c.c.) yasalar koymuştur. Cinslerin kayıtsız bir şekilde karışımını, bir araya gelişini yasak etmiş, her ikisine de ölçülerini koyarak örtünmeyi emretmiş, erkeği kadının muhafızı tanımıştır. Kadının, kocanın ve çocukların hak ve sorumluluklarını açıkça izah etmiştir. Evlenme ve boşanma kanunları açıklıkla sunulmuş, teaddüdât-ı zevcât'a ölçülere uyulması kaydıyla izin verilmiştir. Allah (c.c.) öyle sınırlar koymuştur ki, eğer insan bu sınırlara uyup, haddini aşmasaydı; aile hayatı dengeyi bulacak ve orası bir huzur ve mutluluk yuvasına dönüşecekti. Erkeğin kadın üzerine kurduğu baskıyla aile hayatı bir zulüm cehennemine dönüşmeyecekti. Batıdaki gibi, yaşayan bütün insanlığı tahrip eden, bozan, kokuşturan şeytani arzulara alet edilen sözde kadın hürriyeti felaketi ve ruhsatı olmayacaktı.
Halkın çoğunluğunun oylarıyla yönetim makamına gelen bu vekillerin ilk işi iddia ettikleri, çok güvendikleri, omuzlarına basa basa yükseldikleri seçmenlerinden koparak kendilerini bağımsız bir otorite olarak ilan etmekte ve ilah tavırları takınmaktadırlar. "Onlar,kendilerini seçimle iktidara getiren halkın  menfaatine,insanca yaşamasına uygun yasalar değil; kendi bölgelerine, sınıf menfaatlerine ve şahsi çıkarlarına uygun yasalar yapmaktadırlar."
Sayfa 36 - Özgün Yayıncılık
Reklam
İslâm'a ait çeşitli hayat ve faaliyet safhaları; bir bitkinin tohumundan fışkırdığı gibi, bu esas kurallardan fışkırır. Ağacın büyüyüp dallarını ve yapraklarını her yöne yaymasına rağmen, köklerine sıkı sıkıya bağlı kaldığı ve hayatiyetini bu köklerden devam ettirdiği gibi, İslâm'da da süreç aynıdır. İslâm'ın da yayılan, kuşatan bütün hayat düsturları; temel kurallarından fışkırır. İslâmî ideoloji her ne şekilde görünürse görünsün, onu tetkik etmek isteyen her şeyden önce köklere, temellere inmeli ve asıl düsturlara bakmalıdır.
Allah (c.c.) yasa yapma hakkını, insanı tabiî hürriyetinden mahrum etmek için değil, bu hürriyeti korumak için kendi elinde tuttu. O'nun gayesi, insanı sapmaktan, hegomanyacılıktan ve kendi kendini helâke sürüklemekten kurtarmaktır.
Hiç kimse kendi hakimiyeti adına kanun yapmaya hak kazanmamıştır.Bu hak sadece Allah'a aittir.İnsanlar fert ve cemaat olarak bütün uluhiyet ve yasama haklarından,diğer insanlar üzerine hakimiyet kurma girişimlerin- den vazgeçmelidirler. Hiçbir ferdin ve grubun kendince yasa yapma ve emir verme hakkına sahip olmasına izin verilmemelidir.
Sayfa 30 - Özgün Yayıncılık
İslâm'ı başka beşeri görüşlere yanaştıranlar belki de böyle bir kompleksten yola çıkmaktadırlar. Hakikaten bu tavırlar, "bozgun" kompleksinden ileri gelmektedir. Onlar, dinimizin, modern akideleri temsil edeceğini ve çağdaş ideolojilerle uyuşur halde bulunduğunu göstermedikçe, Müslüman olarak hiçbir saygı ve kabul (şeref) kazanamıyacağımız inancından hareket etmektedirler.
Sayfa 12
90 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.