Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Orta Dönemlerde İslâm’ın Yayılışı

İslam'ın Serüveni - 2.Cilt

Marshall G. S. Hodgson

En Beğenilen İslam'ın Serüveni - 2.Cilt Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen İslam'ın Serüveni - 2.Cilt sözleri ve alıntılarını, en beğenilen İslam'ın Serüveni - 2.Cilt kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Başka yerlerde olduğu gibi İslam dünyasındaki olağan yaşamda da sınıflar arasında doğrudan uygulanan daha gayrı resmi kısıtlamalar daha fazla işe yarıyordu. Nüfusun geneli bazen, egemen sınıflara pahalıya mal olan ayaklanmalarla kendi hassasiyetlerinin dikkate alınmasını sağlayabilirdi. Esnaf ve tüccarlar ise -yeni bir vergi ya da aralarından birine kötü muamele edilmesi gibi- ciddi bir aşırılığı protesto etmek için daha değerli bir silaha sahiplerdi: Hep birlikte dükkânlarını kapatabilir, böylece kasaba yaşamının ve onunla birlikte orduya erzak tedarikinin de durma noktasına gelmesini sağlayabilirlerdi. Sadece tam anlamıyla güçlü bir hükümdar böyle bir hamleye zor kullanarak etkili bir karşılık verebilirdi. Bununla birlikte Şeriat’ın eşitlikçi öğretisi ne ayrıcalıklılar arasında özel soyluluğu ne de tebaanın örgütlü direnişini destekliyordu.
Sayfa 160Kitabı okudu
Bu uygarlık, toplumun herhangi bir parçasının üyelerinin başka herhangi bir yerde toplumun üyesi olarak kabul edilmesini sağlayarak fikirlerin ve âdetlerin her yerde dolaşımını temin eden, İslam uygarlığına özgü, ortak bir toplumsal örüntü sayesinde bir arada tutuldu. Müslümanlar kendilerini daima tüm Darülislam’ın yurttaşları bildiler. Çeşitli sanatların ve bilimlerin temsilcileri, cömert bir hükümdar tarafından ülkesine davet edildiklerinde ya da zalim bir hükümdardan baskı gördüklerinde bir Müslüman ülkeden diğerine serbestçe seyahat edebildiler; Darülislam’ın herhangi bir yerinde itibar gören birinin diğer yerlerinde de kısa sürede tanınması ve itibar görmesi olanaklıydı.
Reklam
945’ten sonraki beş yüz yılda eski halifelik toplumunun yerini, sayısız bağımsız devlet tarafından yönetilen, sürekli genişleyen, dilsel ve kültürel bakımdan uluslararası nitelik kazanmış bir toplum aldı. Bu toplum tek bir siyasal düzen veya tek bir kültür dili tarafından bir arada tutulamıyorsa da bilinçli ve etkili bir biçimde tek bir tarihsel bütün olarak varlığını sürdürmeyi başardı. Bu İslamileşmiş toplum, kendi çağı içinde yeryüzünde en geniş coğrafyaya yayılan, en etkili toplum haline geldi.
Orta Dönemlerin yeni toplumu, 950 ile 1100 yılları arasında biçimleniyordu.
Bu süre zarfında do­nanma Mısır'daki refahın emniyete alınmasında faydalı olmuştu. Daha önce­ den el-Muiz'in veziri İbn Killis (ö. 991) ticareti canlandırmak için çabalar sarfetmişti.
En sonuncusu, en önemlisi hariç, tüm hakikat bir gölgeden ibarettir; yine de her bir hakikat kendince doğrudur. Her hakikat, başka bir yerde yalnızca bir gölge olsa bile, kendi yerinde bir varlıktır. - Isaac Pennington
Reklam
Rağbet görmeyen fikirlerin özgürce dile getirilmesi, onları bastıracak konumda bulunabilecek herkesin önemli ölçüde dayanıklılık ve toplumsal disiplin sahibi olmasını gerektirir.
Sayfa 228Kitabı okudu
Toplumda kültürel dışavurum fırsatları, bireylerin kendilerini ifade etmelerine olanak tanıyan toplumsal kurumların çeşitlenip farklılaşmasıyla birlikte artar. Kurumlarda farklılaşma, olağan ekonomik yatırımların yanı sıra insanların kendilerine ayırabildikleri zamana -kişisel girişimlere ve ilgilere- yapılan yatırımların seviyesine de bağlıdır. Fakat yatırım seviyesinin yüksek olması demek sadece halkın karnının tok, sırtının pek tutulması demek değildir. Gerçi bu da uzun vadede önemli bir etkendir fakat en az bunun kadar önemli bir başka etken de insanların kişisel ihtiyaçlarının ve ilgilerinin karşılanmasıdır. Dolayısıyla bu kişisel ihtiyaçları ve ilgileri karşılamak için gerekli olan muazzam mali desteği ve boş zamanı sağlayacak ihtiyaç fazlası üretimin var olması anlamında refah elzemdir. Başka bir deyişle refah, kültürel yaratıcılığı tek başına temin edemezse de uzun vadede onun bir ön koşuludur.
Günaha Alışmak
Bir adam peygamberlerden birinin huzurunda, sık sık günah işlemiş olmasına rağmen hiç cezalandırılmadığı için Tanrı'nın ona çok merhametli davrandığını anladığını söyleyerek böbürlenir. Peygamber ise (adamın kalbini bil­diği için), aslında ona en ağır biçimde cezalandırılmış olduğunu söyler: Tek­rarladığı günahlar onu günaha öyle alıştırmıştır ki adam artık kendi günahkar arzularının esiri olup Tanrı'yı arzulamaktan bile aciz kalmıştır.
Sayfa 292
28 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.