İstanbul imar müdürü Ermeni asıllı bir vatandaştı. Buna karşı çıktı: hem doğa katliamını hazmedemiyordu, hem de o yeşil alan eski bir Ermeni mezarlığıydı. Elbette kimse onu dinlemedi. Onun üzerine hem istifa etti, hem de dava açtı; ama sonuç değişmeyecek , İstanbul’un bağrına dikdörtgen biçimli kaba hançer acımasızca saplanacaktı.