İstanbul'um Tadım, Tuzum, Hayatım

Meri Çevik Simyonidis

En Eski İstanbul'um Tadım, Tuzum, Hayatım Gönderileri

En Eski İstanbul'um Tadım, Tuzum, Hayatım kitaplarını, en eski İstanbul'um Tadım, Tuzum, Hayatım sözleri ve alıntılarını, en eski İstanbul'um Tadım, Tuzum, Hayatım yazarlarını, en eski İstanbul'um Tadım, Tuzum, Hayatım yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İstanbul eskiden de bugün olduğu gibi bir çekim merkeziydi. Aileler evlatlarının iyi eğitim alması, iyi yaşaması için buraya gelirdi. Günümüzde de aynı. İstanbul bir nehir yatağı gibi. Bazen cılız bir su akar bu yataktan, bazen de önüne ne gelirse katar… Azgın akıntılarda insanlar kendilerini korumaya çalışırlar.
Askıda-kahve’
Sanırım askıda kahve sunumu onlara cazip geliyordu. Bu İtalya’da kafe-barlarda uygulanan, yoksullara yönelik bir sistem… Mesela iki arkadaş kafeye gidersiniz, iki yerine üç kahve sipariş eder ve ödersiniz. Mekân sahibi de bu parası ödenmiş kahveyi mekâna uğrayan bir yoksula ikram eder. Sosyal dayanışma aslında.
Reklam
“Her işin başı önce meraktır. İlle de okula gitmek gerekmez. Ben büyük lokantaların önüne gider ve saatlerce yemeklere bakardım. Onları nasıl pişirdiklerini hayal eder ve sonra eve gidip denerdim. Beğenmediysem yine yapardım, yine yapardım, taa ki en güzel tadı ve görüntüyü yakalayana kadar…
Sayfa 75 - Hristo çobanoğluKitabı okudu
Kadıköy/Halkidona’
İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet, Halkidona’ya kadı olarak Hızır Bey’i atamıştır. Zaman içinde burası Türkler tarafından “Kadının köyü” şeklinde anılmaya başlanmıştır.
Taverna adabı’
Balığın yanında mukakkak rakı içilir, yoksa balık küser.
Sayfa 207Kitabı okudu
Atatürk’ün beyaz leblebi macerasını herkes bilir ama bunun devamı vardır. Atatürk yine bir gün gider Pera Palas’a ve rakı mezesi ister. Şef hemen ona beyaz leblebi getirir. Bu sefer Atatürk der ki, “Biz bunları yokluk, fakirlik dönemlerimizde yiyorduk, artık daha güzel bir şeyler getir de yiyelim.” Bunu herkes bilmez.
Sayfa 207Kitabı okudu
Reklam
Bu kitap yüzünden 1 aylık diyetimi bozmuş muyumdur :/
"Her şey değişti artık. Mesela biz şantiyi kendimiz yapardık ve her tatlıya göre şantiyle oynardık. Şimdi hazır alınıyor. Tadı hep aynı. Böyle olmaz ki..."
Sayfa 292Kitabı okudu
Herkes kendi mutfağını sever. 0-6 yaş arasında hepimizde bir lezzet hafızası oluşuyor. Yediğimiz yemekler, bir beğeni sınıflandırması oluşturuyor ve sonra her tattığımız şey bu filtreden geçiyor.
Sayfa 372Kitabı okudu
Ortadoğu ve İslamiyete geçiş evresinde Türkler şeker kullanmıyordu. Sadece bal kullanıyordu. Şeker gereksinimi de sadece baldan karşılanıyordu. Şarap, şeker, şurup, şerbet hepsi Arapça kökenden gelir. Bizdeki Türkçe kelimelerin etimolojisini araştırdığımızda yemeklerin kökenini de buluruz.
Sayfa 373Kitabı okudu
Denizci Rumlar, Levantenler ve İtalyanlar deniz kültürünü bildiğinden, mesela bugün bildiğimiz bütün balık isimleri Yunancadan girmiştir Türkçeye. İkisi hariç, bunlar da kılıçbalığı ve kalkandır. Aynı şekilde balık mezelerinin çoğu da Yunancadan girmiştir. Mesela tarama, havyar, likurinos gibi.
Sayfa 374Kitabı okudu
31 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.