Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İtaatsizlik Üzerine Denemeler

Erich Fromm

İtaatsizlik Üzerine Denemeler Gönderileri

İtaatsizlik Üzerine Denemeler kitaplarını, İtaatsizlik Üzerine Denemeler sözleri ve alıntılarını, İtaatsizlik Üzerine Denemeler yazarlarını, İtaatsizlik Üzerine Denemeler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
184 syf.
7/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Merhaba sevgili olur, Kitap, adı üzerinde “itaatsizlik” ile bağlantılı on deneme yazısından oluluyor. Felsefi, psikolojik, teolojik, ekonomik, ideolojik, toplumsal ve sosyolojik açılardan itaat ve itaatsizlik kavramlarını sorguluyor. Yazar, itaatsizlik kavramı ile bağdaştırdığı “tüketim insanı”ndan bahsediyor sıklıkla. Hatta açgözlüce tüketimi yeni bir din gibi görüyor. “Tüketim insanı”nda herkes kendinden bir şeyler görecektir. Benzer şeyleri sık tekrar etmesi sebebiyle biraz sıkıldım açıkçası ama kötü bir kitap da diyemem. Sahafta tesadüfen karşılaştım ve okudum, okuduğuma da memnunum efenim.
İtaatsizlik Üzerine Denemeler
İtaatsizlik Üzerine DenemelerErich Fromm · Mert Yayıncılık · 19971,378 okunma
Yaşlılık büyük bir meydan okuma ve büyük bir şanstır. Bir insanın yaşayabileceği en iyi süreç olabilir çünkü artık yaşamını kazanma görevinden, işini kaybetme endişesinden, terfi etmek için üstünü hoşnut etme gerekliliğinden kurtulmuştur. Uykumuzda, düşünebildiğinizden çok daha fazla yaratıcı olabildiğimiz rüyalarımızdaki kadar özgürdür.
Sayfa 151Kitabı okudu
Reklam
Eski ahit, İbranileri, bolluğun ortasında keyfini çıkarmadan yaşamalarının en büyük günahları olduğu konusunda uyarmıştı. Korkarım bizim toplumumuzun eleştirmenleri de bizim fazlasıyla zevk ve heyecan içinde olmamıza karşılık bolluğun içinde az bir hoşnutlukla yaşadığımızı söyleyebilirler.
Sayfa 150Kitabı okudu
Köle olma tehlikesi içinde olmayabiliriz ancak robot olma tehlikesi içindeyiz ve geleceğimizin insani değerleri tehdit altındadır...
Sayfa 132Kitabı okudu
İnsan kendini tüketici insan haline getirdi. Kendi iç anlamsızlığını sürekli artan tüketimle gidermeye çalışan insan doyumsuz, pasif (depresyon ve endişeye tepki olarak aşırı yeme, aşırı içme, aşırı satın alma gibi, bu mekanizmayı açıklayan bir çok klinik örnek vardır) hale gelir; sigara, içki, seks, film, seyahat, eğitim, kitaplar, konferans ve sanat onun tüketim alanına girer. İnsan, hareketli ve heyecanlı gözükür ama derinde endişeli, yalnız, bunalmış ve sıkılmıştır (sıkıntı, kronik bunalımın tüketim sayesinde başarıyla bastırılabilecek bir türü olarak tanımlanabilir). Yirminci yüzyılda ki endüstrileşme özellikle ekonomik nedenlerle, yani reklamla desteklenen ve yönlendirilen toplu tüketim gereksinimi ile tüketici insan denilen yeni bir insan türü yaratmıştır. Ama bu insan türü bir kere yaratıldıktan sonra ekonomiyi de etkilemeye başlar ve giderek artan doyum ilkelerinin de akılcı ve gerçekçi görünmesini sağlar.
Sayfa 116Kitabı okudu
İnsan kendine karşı yabancılaşmış ve kendi elleriyle yaptığı bir işin önünde başını eğer olmuştur. Ürettiği şey adına, kendi devletinin ve yaptıklarını yönetenlerin önünde eğilir olmuştur.
Reklam
İtaatsizlik, burada kullandığımız anlamda, aklın ve iradenin onayıdır. Temelde, öncelikle, bir şeye karşı yönelmiş bir davranış değil, bir şeye doğru yönelmiş bir davranıştır.
İtaat ettiğinin ayırdına bile varamadıktan sonra kim itaatsizlik edebilir ki?
Marx aşırı yoksulluğu ortadan kaldırmak istedi, çünkü insanın olgunlaşmasını engelliyordu. Buna karşın aşırı varlığı da önlemek istedi, çünkü o zaman da insan hırsının kölesi oluyordu. Onun tasarladığı, maksimum değil optimum tüketimdi.
Tüketici insanın ana gayesi bir şeylere sahip olmak değildir, iç dünyasındaki boşluğun, dirençsizliğin, yalnızlığın ve endişenin üstesinden gelebilmek için daha çok tüketmesidir.
Reklam
Kişiye yapması gerekeni yapmayı sevdirerek ortalama insanın öz yapı biçimine oluşturmayı toplum bir kere başardıysa, kişi toplumun kendisine zorla dayattığı koşullardan doyum sağlar. İbsen’in karakterlerinden birinin söylediği gibi: İstediği her şeyi yapabilir, çünkü yalnızca yapabileceği şeyleri istiyor.
19. yüzyılda kapitalizmin tasarruf etmeyi seven insanlara gereksinimi vardı. 20. yüzyılın ortalarında ise tutkuyla harcayan ve tüketen insanlara gereksinim söz konusuydu. Toplumsal kişilik, insan enerjisinin Üretici güç adına toplumsal süreçte biçimlendirirmesidir.
İtaatsizlik kapasitesi için özgürlük ön koşuldur. Eğer kişi özgürlükte korkuyorsa, ne hayır demeye cüret edebilir ne de itaatsiz davranmaya cesaret edebilir. … İnsanlık tarihi boyunca itaat bir erdem, itaatsizlik ise bir günah olarak tanımlanmıştır.
Akılcı otorite, öğrenci ile öğretmen arasındaki ilişkide, akıl dışı otorite de köle ile sahibi arasındaki ilişkide gözlemlenebilir. Her iki ilişkinin temeli de emir veren kişinin kabullenilmiş olması gerçeğine dayalıdır. Ama, işleyişte, birbirlerinden farklı yapıları vardır. İdeal bir durumda, öğretmenin ve öğrencinin çıkarları aynı yöndedir. Öğretmen, öğrencisinin gelişiminde başarılı olursa kendini yeterli bulur. Ama eğer başarısız olursa bu hem kendinin hem de öğrencisinin başarısızlığıdır. Öte yandan köle sahibi kölesinden olabildiğince çok faydalanmak ister. Ne kadar çok faydalanabilirse o kadar doygun olur. Aynı zamanda, köle de, kendi minimum mutluluğunu hak edebilmek için en iyi biçimde haklarını korur. Burada kölenin ve sahibinin çıkarları tamamen karşıttır, çünkü çıkarları birbirine göre zararlıdır. Her iki durumda da birbirlerine göre üstünlüklerini farklı işlevleri vardır. İlk örnekteki durumda, kişinin gelişimi otoritenin etkinliğine dayalıdır. İkincisinde ise söz konusu olan, kişinin sömürülmesidir.
İnsanoğlunun tarihi itaatsizlikle başladı ve ne yazık ki itaatsizlikle sona erecektir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.