“İyi şeyler birdenbire olur, bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz.” Diyen Oğuz Atay’ ı yâd ederek başladığım kitabımın girizgahında Olric ile karşılaştığımda kitabı çok seveceğimi hissetmiştim.
Üç annenin, üç çocuğunun yollarının mezarlıkta kesiştiği ve oradan hayatlarına uzandığı bir kurgu üzerinden “birdenbire” ve “tesadüf” kelimelerinin aslında nasıl da planlı olduklarını umudu da elden bırakmadan okuyoruz.
Hiçkimsenin ve hiçbir şeyin durduk yere hayatlarımıza dahil olmadığını, herkesin ve her şeyin bir görevi olduğunu, bizim birdenbire ve tesadüfen olduğunu düşündüğümüz durumların zihnimiz sustuğunda anlamlanacağını, her karşılaşmada bir öğreti olduğunu, görevlerini tamamlayanların bir şekilde hayatlarımızdan çıkacağını kitabı elimden düşürmeden ve severek okudum. Güzel kitaplarla, güzel insanlarla, güzel şeylerle geçen bir hafta sonu dilerim.