İyi Yolculuklar

Özgür Soylu

Öne Çıkan İyi Yolculuklar Gönderileri

Öne Çıkan İyi Yolculuklar kitaplarını, öne çıkan İyi Yolculuklar sözleri ve alıntılarını, öne çıkan İyi Yolculuklar yazarlarını, öne çıkan İyi Yolculuklar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Bir Eski Fotoğraf“ adlı öyküden...
Evimiz dedemlere uzaktı. Yolda bizi yürüyor görenler, durup arabalarına alırlardı. Yine böyle yürürken, köylülerin Dana Memed dediği ihtiyar bizi at arabasına almıştı. Yol boyunca babamın, annemin, dedemin falan hatırını sordu, bizimle güzel güzel konuştu. Tam arabadan inerken “Dedeniz ölünce ninenizi bana verecek misiniz?” demez mi? O an taşları yağmur gibi yağdırmıştık kardeşimle. Yağdırmıştık da Dana Memed zor kaçmıştı. Anneme söyleyince bize kahkahalarla gülmüştü. Ona da çok kızmıştık.
“İbo Büyüdü” adlı öyküden...
Bebekleri sevmeyen var mıdır? Onlar güzeldirler, sevimlidirler, gözleri kocaman, elleri yumuk yumuktur… Daha bir lokmacıkken anlamsız gibi görünen bakışları, parmağımızı minik elleriyle sıkışları, tombul popoları, ısıra ısıra yiyip bitirme hissi veren kar gibi ak etleriyle, içinde dünyanın en ballı yemişlerini saklayan birer torba gibidirler. Ama ben, biraz daha büyüyüp çocuk ‘sıfatı’ kazananları; zeki, kurnaz, uslu, utangaç gibi özelliklerle tanımlanmaya başlananları daha çok severim. Şöyle dört-beş yaşlarında, konuşmayı iyiden iyiye becermeye başlamış, karşınıza alınca büyükler gibi konuşmaya heves edip de sohbet dediğimiz o güzel zamanlara ortak olabilenlerdir bunlar. Ne yalan söyleyeyim, bu yaşından küçüklere olduğu gibi, bu yaşını geçmişlere de pek ısınamam.
Reklam
“İyi Yolculuklar Dilerim” adlı öyküden...
Düğün bu, yem yiygi ister.
“İyi Yolculuklar Dilerim” adlı öyküden...
Âlemin tırnak kadar sıçırtması bile nasıl biliyor soyunu sopunu, kin tutmasını, eskisini evvelini? Bizim yozuk oğlan bilmiyor. Yozuk oldu oğlan. Anası tarafına çekti.
“Kaldırımdakiler“ adlı öyküden...
(…)Mestan sefer taslarını çıkardı, iksini yan yana koydu. Birinde iki tane küçük haşlanmış patates, diğerinde sulu yemek vardı. Cebinden de bir hıyar çıkardı. Patatesleri özenle soydu, cebindeki enfiye kutusundaki tuza buladı buladı attı ağzına. Sulu yemeği de kafasına dikti. Hıyarı kütür kütür dişlerken İsmail çakısını uzattı: “Soy da ye lan! Azıcık medeniyet öğren.” Mestan bir ısırık daha aldı hıyarından: “Bunun asıl vitamini kabuğunda, sen ne bilirsin oğlum? Zengin karılar kabuklarını her yanlarına sürüyorlar da kaymak gibi oluyorlar.” Veli duramadı: “Mestan ağa doğru söylüyor. Hıyarı hep kabuklu yediğinden bakın onun derisi de kaymak gibi.” Mestan küskün küskün suratını çevirdi. Köşeden mırıl mırıl söylendi biri: “Soysa hıyar ufalacak. Pinti dürzü.”
“İyi Yolculuklar Dilerim” adlı öyküden...
Yine ne varsa kendi soyumda, oğlumun dölünde. Kızınkiler damadın dölü. Has soyum oğlumun çocukları. Yavrucaklarım benim, ak güvercinlerim, kara gözlülerim.
Reklam