Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İzdiham - Sayı 53 (Haziran-Temmuz 2022)

İzdiham Dergisi

En Eski İzdiham - Sayı 53 (Haziran-Temmuz 2022) Sözleri ve Alıntıları

En Eski İzdiham - Sayı 53 (Haziran-Temmuz 2022) sözleri ve alıntılarını, en eski İzdiham - Sayı 53 (Haziran-Temmuz 2022) kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nietzsche: "Uyuyunca geçmez. Kalkın! konuşmamız gerek!" diyor. Kalkın, hiçbir şey dememe fırsatı ayağınıza geldi.
Ağlamak için hissetmek gerekliyken gülmek için anlamak da gerekir.
Reklam
mizaha ihtiyaç duyan bir toplum riyakârdır
Mizah, normal şartlar altında söylenemez olanı söylenebilir kılma girişimidir. Mizaha ihtiyaç duyanlar, bir hakikati açıkça söylemeye kudreti olmayanlardır. Mizah, güçlünün izin verdiği ölçüde, güçlünün insafına sığınarak hakikati ima etmektir. Mizaha ihtiyacı olan toplumlar, riyakar toplumlardır. Hakikatle arasına duvarlar ören toplumlar için mizah yine de hakikatin esintisi olarak görülebilir. Mizah vasıtasıyla çeşitli şekillerde sorgulanamaz hale getirilen olgular insan aklının eleğinden geçirilir. Ciddi bir niyetile yapılmasa bile bir meseleye akıl süzgecinden bakmak, gerçeğin üstündeki tozları kaldırır. Mizah, gerçeğe giden bir köprüde bir tuğladır.
dünya beşten büyükmüş, ben herkesten küçükmüşüm, çok ağlıyormuşum çocuk muymuşum, ayak numaram otuz sekizmiş yaşım neredeyse otuza gelmişmiş, iş bulmuşum seni kaybetmişim, seni çok aramışım, sabahlara kadar aramışım, akşamlara kadar aramışım, mesajlar yazmışım silmişim, burnumu çeke çeke dudaklarım titreye titreye hep buralara bir yerlere yaza yaza çok özlemişim sen beni sev için. sevmemişsin. yine özlerim dert değil ama her şey sen beni sev diyeymiş. sadece bil istedim.
Reklam
Dr. B.' ye mektup
Kafamızın içinde yaşarken dünyayı bir tül perdenin arka sından seyreder gibi güvenle seyrediyoruz. Halbuki gerçek, tül perdeleri yırtacak kadar keskin acılarla bizi bekliyor. Bir adım atsak geri püskürtecek nice huzursuzlukları avuçlarının içinde taşıyan sokaklar var. Kafamızın içinde yaşamanın verdiği alanı konfor sandıklarından beri yaşamakla dertleşme alanımızı sınırladık. "Atıl ortaya. Bak keder yok." dediklerinde söyleyeceğimiz sadece bir tebessüm oluyorsa orada kanlar akmış düşüncelere kimi inandırabiliriz sayın Dr. B.? Ezberlediğimiz stratejilerde hep hata yapsak geçmişten ne kaybederiz. Zaten hayallerimizi ortadan kaldıran şey de ezberlediğimiz mutluluklara önceden el uzatmamız değil mi? Kendi haline bırakıp bizi ağır ağır tüketecek olana rıza göstermek korkutucu görünüyor. Halbuki hızlı bir tükenişi ne çabuk kabul ediyoruz. İçimize çekilmiş bir şiir kadar dizleri karnına yapışmış çaresizliğe yaslansak ne olur ki? Bir bir eksilmek yerine bir uğultunun talibi olmak ancak kalbinden geçen masum aşka sus demektir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.