Gönderi

Dr. B.' ye mektup
Kafamızın içinde yaşarken dünyayı bir tül perdenin arka sından seyreder gibi güvenle seyrediyoruz. Halbuki gerçek, tül perdeleri yırtacak kadar keskin acılarla bizi bekliyor. Bir adım atsak geri püskürtecek nice huzursuzlukları avuçlarının içinde taşıyan sokaklar var. Kafamızın içinde yaşamanın verdiği alanı konfor sandıklarından beri yaşamakla dertleşme alanımızı sınırladık. "Atıl ortaya. Bak keder yok." dediklerinde söyleyeceğimiz sadece bir tebessüm oluyorsa orada kanlar akmış düşüncelere kimi inandırabiliriz sayın Dr. B.? Ezberlediğimiz stratejilerde hep hata yapsak geçmişten ne kaybederiz. Zaten hayallerimizi ortadan kaldıran şey de ezberlediğimiz mutluluklara önceden el uzatmamız değil mi? Kendi haline bırakıp bizi ağır ağır tüketecek olana rıza göstermek korkutucu görünüyor. Halbuki hızlı bir tükenişi ne çabuk kabul ediyoruz. İçimize çekilmiş bir şiir kadar dizleri karnına yapışmış çaresizliğe yaslansak ne olur ki? Bir bir eksilmek yerine bir uğultunun talibi olmak ancak kalbinden geçen masum aşka sus demektir.
·
146 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.