Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İnsan Evren Zaman

İzlerin Ötesinde

Muammer Sağlam

En Eski İzlerin Ötesinde Sözleri ve Alıntıları

En Eski İzlerin Ötesinde sözleri ve alıntılarını, en eski İzlerin Ötesinde kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
insanoğlunun en büyük bilinmezi,niçin var olduğu'dur.Şüphesiz ki,bunun da yanıtı,önce onun "ne olduğunun"bilinmesine bağlıdır?..
Mutsuz ve muzdarip dünyasında,her geçen günün daha da ağırlaştırdığı yaşam koşulları insanı çökertmiştir.Artık "ne olduğunu"arayacak hali de kalmamıştır.Fikirlerinde,sanatında(müzik,resim,edebiyat,heykel vs)ekonomisinde,eğitiminde,zevklerinde,heyecan ve tutkularında,kısacası yaşamın tüm boyutlarında bu çöküşün belirtileri apaçık görülmektedir.Başdöndürücü bir hızla büyüyen,büyüdükçe karmaşık bir yapıya dönüşen teknoloji de ona bir şey verememekte,sadece sorunlarını arttırmaktadır.Karşılığında önüne konan konfor da onun yapısını ve gerçek ihtiyaçları ile ne derece uyumludur,düşünülmeye değecek kadar önemli olmuştur.
Reklam
İnsanı yalnızca maddi yapısıyla araştırıp inceleyen bilime göre,"var"olmanın tek şartı "madde"dir.Gözle görülemeyecek kadar küçük de olsa,maddenin de yapıtaşı yine bir madde,yani atom ve onun parçacıklarıdır.Görülen her belirti de bu "maddenin izidir".İşte bilim,insanı tanımlamak için hep bu izi sürmüştür.İnsanın doğası olan dünya ve evren de yine aynı metodla,bu maddi iz sürülerek araştırılmaktadır.Bunlar bu çabalar,yanlış değildir;gereklidir de.Ancak yanlış olan,onları sebep saymak,yaşamın amacı olarak bunları görmektir.Oysa bunlar sadece birer iz'dir.Bu izleri bırakan bir güç ve bu izlerin ardında bir amaç da vardır ki,insanoğlunun büyük çoğunluğu bunun ne bilincinde,ne sezgisinde hatta hissinde dahi değildir.Ve bunlar bilinip kabul edilmedikçe de insanın tanımlanması daima eksik kalacaktır.
İnsanoğlu,kanunlarını,sebep ve sonuç ilişkilerini kesin olarak bilmeden hangi olayı,hangi davranış biçimini veya olguyu yaşam bütünlüğü içine almışsa bundan muzdarip olmuştur.Ve bağnazlık nedeniyle de,yüzyıllar boyu,bu kısır döngüden kendisini kurtaramamıştır.Bağnazlık,nereden gelirse gelsin,insanlığı daima ürkütücü karanlıklara sürüklemiştir.
Sayfa 2
göz ardı edilmemesi gereken en önemli nokta,"bilime bağlı kalmak"değil,varılan tüm"bilimsel sonuçların"insanlığı mutlak olan asıl gerçeğe ulaştırdığında "ısrar"etmektir.İşte bizce yanlış olan budur.Bu nedenle diyoruz ki,bugünün bilimsel bulgularının "değişmez"olduğunda direnmek,metodları bilimsel olsa da bizce -yine de-bağnazlıktır.Şu son 50 yılın bilim dünyası dahi bu gerçeği vurgulamaya yeterlidir.
Sayfa 2
1942 yıllarında tüm dünya üniversitelerinde"atom,maddenin parçalanamayan en küçük parçasıdır..."diye okutuluyordu.Televizyon,kurgu bilim romanlarına bile konu olamadan günümüze,evlerimizin içine doğmadı mı?Daha 1592'lere kadar "Dünya bir tepsi gibi düz,güneş ise Dünya etrafında dönen bir ateş parçası"idi!işin şaşırtıcı yanı,bu yanlışların hem bilim hemde din adına,doğruluklarından hiç şüphe edilmeden yüzyıllar boyu sürüdürlmüş olmasıdır.Bunlar arasında öyle ilginç olanları var ki sadece işleyiş biçimleri dahi ibret vericidir.
Sayfa 3
Reklam
*Edison(1847-1931)elektrik ile New York'un pek küçük bir bölümünde aydınlanma denemeleri yaparken,o günün pekçok"bilim adamı"da bunun mümkün olamayacağını savunuyordu.Günün "bilimsel verileri" ile bu imkansızlığı-Edison adına da oldukça onur kırıcı bir biçimde-tartışırlarken oturdukları salonun "Edison Ampulleri"yanıvermişti! *Ünlü İngiliz bilim adamı Roger Bacon(1214-1294)daha onüçüncü yüzyılda"yelkenli"bir kızak yapmayı düşünmüştü.Bu konudaki düşüncelerini açıklarken de"...uçma makineleri de yapılabilir,örneğin,ortaya oturan bir adam çarkı çevirerek kuşların kanatlarına benzeyen özel bir takım kanatları harekete geçirirse havaya yükselebilir..."demişti.Bu sözlerinden ötürü kilise yakasına yapışmış ve "sihirbazdır"diye uzun yıllar onu takip ederek,bir süre de tutuklatmıştır. *Lavoisier(1743-1794)ise havayı analiz etmiş,onun basit bir cisim olmadığını ortaya koymuştu.Bu keşif de bir hiddet fırtınası doğurmuş,ağır hakaretlere uğramasına neden olmuştu.Ona saldıranlar arasında yine bilim adamı olan,areometre'nin kaşifi"Akademi üyesi"kimyacı Baume da vardı.Baume bu keşif için:"Esas unsurlar veya cisimlerin eczaları asırlardan beri her millet tarafından incelenmiş,araştırılmış ve tespit edilmiştir.İkibin yıldan beri basit bir cisim,bir unsur olarak tanınan şeyleri bugün mahlu(karışık)veya mürekkep(birleşik)cisimler kategorisine sokmak manasızdır,Bu kabil tecrübelere ciddi nazariyle bakılamaz"demişti.
Sayfa 3
*18.yüzyıl sonlarında Fransa'da bir meteor(göktaşı)havada iken görülmüş yere düştüğünde çıkardığı ses duyulmuş ve gidip bulunduğunda da henüz sıcak olduğu tespit edilmişti.Bu taş tüm bu açıklamalarla birlikte,incelenmek üzere Akademiye verilmiş,yüzlerce görgü tanığının imzasını taşıyan açıklamaya rağmen-meşhur Lavoiser,yazdığı raporda
Sayfa 4
Jean -pierre Blachard (1753-1809)(Manş'ı balonla ilk geçen Fransız havacısı-1781),1881'de paris gazetelerinin birinde çıkan bir yazısında "on yıl uğraştıktan sonra bir çeşit uçma aleti bulduğunu açıklamıştı.Evinin bahçesinde yaptığı uçma deneylerinde de 24 mt.kadar yükselmeyi başarmıştı.Bu sonuç o zaman göre bir başarı oldu.Fakat o
Sayfa 5
Isaac Newton,1865-1867 yıllarında çekim kanunu farkettiğinde,o zaman bu kanunun evrensel olduğunu söylemişti.Hatta hala ansiklopedilerde bundan "Evrensel Çekim kanunu"diye söz edilmektedir.Fakat uzaya çıkıldığında görüldü ki bu kanun evrensel değil,dünyasal'dır.Yine ışığın ve ısının "dünyasal"ve "evrensel"nitelik farkları,yani bağlı olduğu farklı kanunları var,artık bellki ki,her "dünyasal"olan,"evrensel"olamıyor.
Sayfa 6
Reklam
İnsan gördüğüne,dokunduğuna inanmak alışkanlığındadır.Beş duyusu ile(görme-işitme-dokunma-tadma ve koklama)algılayamadığı şeylere kolayca "yok"diyebiliyor.Bu duygularına yardımcı olacak araçları keşfettikçe ve geliştirdikçe de,dün yok dediğine bugün rahatça var diyebilmektedir.İçini görmediğimiz bir odadan hiçbir ses ve varlık belirtisi algılayamazsak"içeride kimse yok"demek ne derece doğru olur?Orada sessizce oturanları böylece inkar etmiş olmaz mıyız?
Sayfa 7
bilim,kullanabildiği araçların sınırları ötesinde hiçbir şeyle ilgilenmiyor.Çünkü onları ne tesbit edebiliyor ne de inceleyebiliyor.Ve bu yüzden bu sınırların dışındaki hiçbir şey bilimsel olamıyor.Bilimsel olamayınca tüm bu olgular gerçek dışı ve haya ürünü dogmalar veya yok'lar olarak,üzerlerinde konuşulmaya dahi değerli bulunmuyorlar!Bu nedenle tüm bilimsel çabaların işleyiş yönleri ve amaçları,bunlar yok kabul edilerek yürütülüyor,ve sonucunda da insanla çelişkili bir medeniyet doğuyor.
Sayfa 8
Hz.Musa,Hz.isa ve onlardan öncekiler...ve Hz.Muhammed...nasıl oluyor da bugün bile milyonlarca insanı o kadar uzak zamanlardan beri hala etkileyebiliyor?Hangi felsefi akım bu kadar yaygın ve bu kadar eski zamandan beri kuvvetini koruyabilmiştir?!Bilim açıklayamasa da bunlar,insanın hala yaşadığı gerçekler değil mi?!
Sayfa 15
Sevgi,Aşk ve İnanç!bunların da bilimsel ve akılcıl bir yanı yok.Kavramak,anlatmak bile zor.
Sayfa 15
Elbetteki insansız ilim olmaz.İlmi kuran insandır.Bu nedenle bu yanlış,aslında insanın yanlışıdır.Konusu ve amacı "insan"olmayan bir ikimle insanlık muzdarip ve mutsuz olmuştur,ama çabası da hala aynı doğrultudadır.
Sayfa 16
193 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.