Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

James Joyce

Andrew Gibson

James Joyce Gönderileri

James Joyce kitaplarını, James Joyce sözleri ve alıntılarını, James Joyce yazarlarını, James Joyce yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zihni, elle tutulmaz hayaletlerin peşinde koşarken ve böyle bir arayıştan kararsızca dönerken...
Burada söz konusu olan onur meselesi, diğer tüm meseleler gibi ona göre önemli bir şey değildi.
Reklam
Son zamanlarda muhatabında gözlemlediği bu kavgacı yoldaşlık ruhu, Stephen'ı sessiz itaat huyundan uzaklaştıramamıştı. Kargaşaya bel bağlamıyordu, ona üzücü bir büyük adam olma belirtisi gibi görünen böyle bir yoldaşlığın samimiyetinden şüphe ediyordu.
Kuru gürültüye pabuç bırakmayan biriydi ne de olsa.
Acaba kendisi de onun düşüncelerini dolduruyor muydu böyle?
Kendisine eziyet edenlere nasıl olup da kin beslemediğine şaşırdı. Korkaklıklarını ve zalimliklerini asla unutmamıştı ama o hadisenin anısı onda öfke uyandırmamıştı. Kitaplarda karşılaştığı tüm şiddetli aşk ve nefret tasvirleri bu yüzden ona gerçek dışı gibi görünmüştü.
Reklam
"Hayatında derslerde yapılan çevirilerden başka bir şey okumadın ki"
"Şiir hakkında bildiğin tek şey, avludaki tahtalara yazdıkların, zaten bu yüzden çatı katına postalanacaksın."
Yaptığı sessiz kalma yeminlerini unutarak patladı.
Oğlanlar kitaplar ve yazarlar hakkında konuşmaya başladılar, hangi kitapları okuduklarını, babalarının evdeki kitaplıklarında kaç tane kitap olduğunu anlattılar. Stephen onları hayretle dinledi, çünkü Boland sınıfın ahmağı, Nash ise tembeliydi.
Sayfa 100
Reklam
Bir süredir evindeki belli belirsiz bu değişimi hissetmişti; değişemez olduğunu düşündüğü şeylerdeki bu değişim, çocuksu dünya algısına az da olsa hasar veriyordu. Ruhunun karanlık tarafında zaman zaman hareketlendiğini hissettiği ihtiras, bir menfez arayışında değildi.
Varlığını ruhen algıladığı o hayali imge ile asıl dünyada buluşmak istiyordu. Onu nerede veya nasıl arayacağını bilmiyordu ama içinden bir ses herhangi bir harekete geçmeden de onunla karşılaşacağını söylüyordu. Sanki birbirlerini tanıyorlarmış ve haberleşmiş gibi usulca buluşacaklardı, belki kapının önünde ya da daha gizli bir yerde. Karanlık ve sessizlikle çevrelenmiş bir halde yalnız olacaklardı ve o anda, o yüce şefkat anında başkalaşacaktı. O imge, gözlerinin önünde silikleşerek elle tutulamayan bir şeye dönüşecekti ve sonra şekil değiştirecekti. Zayıflık, ürkeklik ve acemilik o büyülü anda ondan uçup gidecekti.
Oyun oynayan çocukların gürültüsü onu rahatsız ediyordu ve onların aptalca sesleri, bariz bir şekilde diğerlerinden farklı olduğunu hissettiriyordu. Oynamak istemiyordu.
Onu düşlerken tuhaf bir tedirginlik hissetti. Bazen alev alev yanıyor ve bu, onu akşamları tek başına ıssız sokaklarda avare avare dolaşmayı sürüklüyordu. Bahçelerin dinginliği ve pencerelerin müşfik aydınlıkları huzursuz kalbini rakikleştirdi
Stephen, babasının yanında bir tabureye oturmuş onun uzun ve abuk sabuk kendi kendine konuşmasını dinliyordu.
84 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.