John Carter: Mars Prensesi kitaplarını, John Carter: Mars Prensesi sözleri ve alıntılarını, John Carter: Mars Prensesi yazarlarını, John Carter: Mars Prensesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu kitap, paralı bir asker olan Yüzbaşı John Carter’ın güncesi.Ölü bedeni, 10 yıldır Arizona’da ki bir mağarada ancak bu süreçte kendisi aslında Mars’ta.
1865 yılında tek geçim yolu olan savaş bitince parasız kalan John ve arkadaşı Powell, altın madeni araştırması yapmak için Arizona’dadırlar, o madeni sonunda bulurlar da ancak bir takım kovalamacalardan sonra John kendisini bir mağarada bulur ve ani bir halsizliğin bastırmasıyla orada uykuya dalar, gözlerini açtığındaysa kendisini Mars’ta bulur.
Bir çok türle tanışır, yaşar, savaşır ve hatta aşık bile olur.Yeşil Marslılar, Kırmızı halklar, Thark’lar, Zodanga’lılar, Helium’lular…
John, her birinden bir çok şey öğrenir ve hatta öğretir de.Güzeller güzeli Dejah Thoris ise kalbini fethetmiştir.Böylece Dünya’dan Mars’a uzanan soluksuz bir macera John’u beklemektedir.
John Carter eşittir Cüneyt Arkın desem yeridir.Bazı yerlerde bu durum absürt kaçsa da okuma zevkini azaltmıyor.Olaylar çok hızlı, dur duraksız gelişiyor ve bu nedenle soluksuz okunuyor, burası benim için bir artı oldu çünkü hızlı gelişen şeyler beni cezbeder, sevdim o yüzden.Kitapta John Carter için durumlar çok kritik bir noktada son buldu, bu nedenle seriye devam etmek şart oldu.
Mars Prensesi, Amerikalı yazar Edgar Rice Burroughs tarafından 1912 yılında ucuz dergilerde -pulp magazine- yazılan ve bilim kurgu ile fantastik türlerini harmanlayan on bir kitaplık Barsoom serisinin ilk kitabıdır. Türünü fantastik öğelerle dolu bilim kurgu romantizmi olarak da adlandırabiliriz. Öyle zengin bir hayal gücü ürünü var ki karşımızda,
Tars Tarkas yanıma gelerek “Onları nasıl büyüledin?” diye sordu.
“Nezaketle” diye cevapladım. “Gördüğün üzere, yumuşak duygular bir savaşçı için bile bir değere sahip Tars Tarkas.”
Disney tarafından 2012 yılında beyaz perdeye de aktarılan John Carter'ın Mars'taki maceralarını anlatan Barsoom serisi başta Carl Sagan ve James Cameron gibi birçok ünlü isme ilham kaynağı olmuştur.
Amerikan ordusunda bir yüzbaşı olan John Carter Amerikan İç Savaşı'nın bitmesiyle Arizona'da altın madeni ararken kendini hiç beklemediği bir anda Mars'ta bulur. Beş metreyi bulan boyları, yeşil tenleri ve korkutucu görünümleri ile son derece vahşi olan Mars yerlileri ile karşılaşıyor. Yükseğe zıplama, çeviklik gibi Mars'ta kazandığı yeni yetenekleri sayesinde bu vahşi topluluğun saygısını kazanıyor. Gelin görün ki Mars'ta yaşayan tek canlı türü bunlar değil. Kızıl ırk denilen ve insanlara benzeyen bir topluluk daha var. Marslılar tarafından esir alınan Mars'ın güzel prensesi Dejah Thoris'te bu kızıl ırka mensup. Carter Dejah Thoris'i görür görmez ona aşık olur ve ikisinin arasında özel bir bağ oluşur. John Carter artık giderek ölmekte olan bu gezegende hem hayatı hem de aşkı için mücadele etmek zorundadır.
Yazıldığı dönem de düşünülünce (20. yüzyılın başları) gayet başarılı bir eser. Ben okurken oldukça keyif aldım. Fantastik-Kurgu sevenlerin zevkle okuyacağı bir eser. Ayrıca izlemediyseniz Disney tarafından 2012 yılında çekilen "John Carter İki Dünya Arasında" filmini de izlemenizi öneririm.