Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlıcılık, Erken Arap Milliyetçiliği ve İslamcılık 1908-1918

Jön Türkler ve Araplar

Hasan Kayalı

Jön Türkler ve Araplar Gönderileri

Jön Türkler ve Araplar kitaplarını, Jön Türkler ve Araplar sözleri ve alıntılarını, Jön Türkler ve Araplar yazarlarını, Jön Türkler ve Araplar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
248 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Tarihe farklı bir açıdan yaklaşmak…
Arapların imparatorluk’tan ayrılma öyküsünün bambaşka bir tarihi. Okurken şaşıracağınız tarihi anektodlar ile Osmanlı’nın son Dönemine bakış açınızı değiştirecek muhteşem bir eser. Önerim kitabı okurken bir taraftan da araştırma yaparak farklı kaynaklar ile dönemi tarafsızca anlamaya çalışmanız olacaktır.İyi okumalar…
Jön Türkler ve Araplar
Jön Türkler ve AraplarHasan Kayalı · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201928 okunma
Kurtuluş Savaşı'nda Türkiye'ye bağlanmak isteyen Araplar
Şekip Arslan gibi Osmanlıca Araplar, yabancı tehdidini göz önünde bulundurarak Osmanlı hanedanı altında siyasi birliğin gerekliliğini dikkat çektiler, bütün tarafların geçmişteki farklılıkları unutarak, Wilson ilkeleri doğrultusunda Araplar ve Kürtler için geniş kapsamlı bir özerklik ile yeniden Birliği sağlamak için çalışmaların teşvik ettiler. Fransızların bölgede yerleşmesine olanak sağlamka için İngiliz kuvvetlerinin geri çekilmesine karşı duyulan öfke, hem Şam hem de Halep'te Anadolu'daki direnişle ittifak yapma eğilimini arttırmıştı. Faysal'ın kararsız kalmasına rağmen Anadolu ile Suriye arasında ortak bir eylem ve iki milletli bir devlet kurma girişimi için müzakereler yapıldı. Anadolu'daki direnişle işbirliği, Fransız işgali korkusuyla Şam ve Halep'te giderek daha fazla taraftar bulurken, Suriye topraklarının parçalanıp siyonistlere bir "ulusal yurt" bağışlanacağının fark edilmesi, aynı türden tepkiyi Filistin'e de doğurmuştu. Filistin meclisleri yüksek komitesi, kudüs'teki Amerikan temsilcisine şunları yazmıştı: Zayıf Arap milletinin parçalanması için çalışan en büyük düşman sanılan Türkiye, bizi bu yavaş ölüme mahkum edecek kadar zalimleşmemişti. O halde, yakın doğudaki zaferlerine Arapların yapmış olduğu katkıyı kabul eden dostumuz müttefikler nasıl olur da böyle bir cezaya mahkum edilmemize göz yumarlar? Eğer Türkiye'ye karşı başkaldırdıysak, bu sadece haklarımızı öne sürmek içindi ve ittifakımızın ülkemizi böleceğini ve ardından da sömürgeleştirileceğini önceden görebilseydik, Türklere karşı husumetimizi ilan etmezdik.
Sayfa 236Kitabı okudu
Reklam
Alman konsolosu Hicaz ayaklanmasının ilk günlerinde yolladığı bir raporda, yerel halkın Hüseyin'i Bir hain olarak görmekle birlikte, Araplardan birinin çıkıp da Türk otoritesine meydan okumasından da memnuniyet duyduklarını da bildirmişti.
Sayfa 230Kitabı okudu
Şerif Hüseyin ve Vehib Paşa
15 Ocak 1914'te İstanbul, Vehib paşa'yı Hicaz'a vali ve ortadaki askeri birliklerin başına kumandan olarak atanmıştı. Vehip Bey ocakta Mekke'ye gelir gelmez hicaz hükümetinin düzensizliklerini ele almaya başlamıştı. Bu arada Şerif, kabileleri direnişi kışkırtarak yerel otoritesini göstermişti. Vehib'in ilk icraatlarından biri, Şerif'in özel Bedevi muhafızlarına daha önce hükümet tarafından verilen silahları geri almak olmuş, bu da Hüseyin'in yeni vali aleyhine bir dizi yazı yazmasına yol açmıştı. Hüseyin'in İstanbul ile yazışmasına bakılırsa, Vehip Bey siyah köleleri askeri alıp yasadışı köle sahipliğine müdahale etmiş, Hicaz'ın dışarıyla olan posta haberleşmesine sansür koymuştu. Hüseyin vali'nin kendi Barış ve güvenliği sağlama çabalarını mahvedeceğini iddia ediyordu. Devlete yaptığı hizmetlerini de bir bir saymıştı. Dahiliye (İçişleri) nazırı Talat bey ise Hüseyin'in sözlerini izlenimci ve duygusal olduğu, belli somut şikayetlere dayanmadığı gerekçesiyle ciddiye almadı.
Sayfa 212Kitabı okudu
İttihad-ı İslâm
Dönemin modernleşmeci yazarlarından Celal Nuri (ileri) de pek çokları gibi 1913'te siyasi islamcılığa ilgi duymuş ve İttihad-ı İslam adlı bir kitap yazmıştı. kitap Araplarla Türkler arasında uyuşmazlık yarattığı gerekçesiyle emperyalist Avrupa'yı kınıyor, Bir müslüman Birliği içinde Türklerle Araplar arasındaki özel ilişkiyi teşvik edecek Adem'i merkeziyetçi önlemler alınmasını istiyordu.
Sayfa 168Kitabı okudu
Başkentin taşınması tartışması (yeniden)
Mareşal Von der Goltz'un "Neue Frei Presse"te çıkan 18 Mayıs 1913 tarihli makalesi başkentin başka bir yere taşınması tartışmalarını başlattı. Von der Goltz, Osmanlı imparatorluğu için bir Avusturya Macaristan modeli tasarlamış, merkezi konumu ve etnik yapısındaki çeşitlilik açısından Halep'in imparatorluğun başkenti olmasının en iyi seçim olacağı görüşünü ileri sürmüştü. Wangenheim, Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'nın başkentin yerinin değiştirilmesi eğiliminde olduğunu da belirtmişti. Mahmut Şevket paşa bir asker olarak İstanbul'un stratejik olarak saldırıya ne kadar açık olduğunu biliyordu. Bir osmanlıcı Arap olarak da, başkentin Halep'e taşınmasını, Arap Seçkin kesiminin hükümete karşı yabancılaşmasını engelleyecek bir önlem olarak düşünmüş olmalıydı. Eski Kütahya mebusu Ahmet Ferit (Tek) Kayseri'nin en iyi seçim olacağını ileri sürmüştü. Ona göre, daha güneye bir yere kaydırılması, Arapların özerklik istemeleri halinde başkenti iyice çevreye itecekti. Sonunda ITC'nin düşüncesi Galip geldi. ITC'nin iktidar üssü her zaman Rumeli olmuştu. Hem psikolojik hem de siyasi nedenlerden ötürü İTC Osmanlı başkentinin yerinin değiştirilmesine karşı çıktı. Hatta konunun kamuya yansıtılmasını yasaklanmış ve tartışma böyle tamamen sona erdirilmişti.
Sayfa 160Kitabı okudu
Reklam
Araplar'a göre Aşağı ırk olan Türkler
The Egyptian Gazette'de 22 Nisan 1913'te yayınlanan ve reform konusundaki en acı söylemden bile çok farklı bir dilde kaleme alan bir makale, özellikle Araplarla Türkler arasında bir ırk düşmanlığı ve nefreti tahrik etmeyi amaçlamıştı. Makalede şöyle yazılmaktaydı: Mücadele Sami Müslümanlarla Türk Müslümanları arasındadır… ırk temel bir gerçektir. Türk ile Arap arasındaki fiziki fark, bir yük beygiriyle Derby şampiyonu arasındaki fark gibidir. Ağır, uysal, durağan, despot, maddeci, düşünmeyen ve estetik yoksunu Türkle, Zeki, yerinde duramayan, demokrat, romantik, sanatçı ruhlu ve esnek Arap arasındaki fark hem entellektüel hem de manevi olarak çok büyüktür. İngiltere'den "Mısır'ı yeniden ihya eden güç" olarak söz eden makale, hem o dönemde İngiliz yetkililerin kafasında kesin çizgileriyle belirginleşen planlar olarak hem de Arapları kışkırtmak açısından değerlendirilebilir: Osmanlı'nın o eski ünlü süngüsü, Bulgarlar, Yunanlılar ve Sırplar karşısına düşmüştür ve Araplar da fırsat kollamaktadırlar. Sultanım Mekke'nin ele geçirilmesi ve korunmasındaki tek iddiası halifeliğini sürdürmek içindir; Mekke'nin yitirilmesi onun Müslümanlar üzerindeki hakimiyetini yitirmesi demektir.
Sayfa 158Kitabı okudu
Savaşların günah keçisi Araplar
Hayfa'da ki Amerikan konsolosunun yazdığına göre oradaki Araplar şöyle diyordu: "Eğer Türkiye trablusgarp'tan vazgeçmişse, Avrupa'daki topraklarından da vazgeçecektir; şimdi kendi kendilerine padişahı, paşaları, valileri ve bütün hükümete verilen desteğin bedelini kimin ödeyeceğini soruyorlar ve bu bedelin büyük bir bölümünü Arapların ödemesi gerektiği sonucuna varmış durumdalar. Bütün bu korkular haklı çıkmıştı:Hükümet emlak vergisini denetlemek üzere Şam ve Beyrut'a komisyonlar yolladı. Beyrut'a giden komisyon, Beyrut'un önceden 110.000 lira olan vergi gelirlerinin 430.000 lira olması sonucuna vardı.
Sayfa 149Kitabı okudu
1912 (Sopalı) Seçimler için alınan önlemler
1912 seçimleri girişilen manevralar, sindirme siyasiti ve kullanılan şiddet yüzünden "Sopalı" seçim olarak bilinir. İTC, itilafçıların propagandasına karşı etkin bir denge sağlamak için aleni ittihatçılara sivil ve dini görevlere ve valiliklere atamıştı. İtilafçılar, Arap vilayetlerinde siyasi zemini yoklamış, ancak bir umut görmemişti. Arap ileri gelenleri arasında, bir değişim ihtiyacı hissedilmekteydi, ancak çoğu açıkça yine bir partiden yana tavır koymaktan çekiniyorlardı. Hükümet dernek kurma ve konuşma özgürlüklerine kısıtlamak için mevcut yasalarda değişiklikler yapmış, muhalefete destek veren geleneksel kanalları susturmak için özel önlemler almıştı. Örneğin siyasi konularda "hayır ve şerri tefrik etmeleri" beklenmeyen din görevlilerinin seçim ve siyaset konularında vaazlar verdiklerine dair raporlar üzerine, camilerde siyasi konuların tartışılması yasaklanmıştı. Aşiretlerin oylarını yönlendirmek için çaba gösterilmişti. Bağdat'taki İngiliz konsolosuna göre, kabilelerine oy hakkı verilmesi için resmen başvuruda bulunan şeyhlerin nüfuzunu kesmek için kasaba ve köylerin dışında yaşayan kabilelerin seçmen kütüklerine yazılmaları engellenmişti.
Sayfa 138Kitabı okudu
Yemen'li İmam Yahya isyanı
Yemen'de İmam Yahya, Zeydi imamı olarak Şii nüfusu kendine bağlamış ve merkezi otoriteye karşı meydan okumuştu. 1910 sonunda Yahya Hudeyde-Sana karayolunu kapattı ve osmanlı'ya karşı cihad ilan etti. Hükümet Ahmet İzzet paşa komutasında büyük bir kuvveti buraya yollamaya karar verdi ve birlikler İstanbul'dan 1911 şubat'ında yola çıktı. Hükümet kuvvetleri Yahya ile baş edemediler. Ekim 1911'de isyanı sona erdirmesi ve padişaha sadakatini ilan etmesi karşılığında Yahya ile imzalanan anlaşma, ona sadece bir dereceye kadar özerklik ve Mali imtiyaz vermekle kalmamış, hükümetin adli denetiminden bağımsız olarak zeydi hukuk ilkelerini uygulamasına da olanak tanınmıştı.
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
Yahudilere karşı ilk direniş çağrısı
Yahudi göçü'nün tehlikelerine ilişkin uyarılar yapan ve siyonist akınlarını durdurmak için halkı sorumluluk almaya çağıran bir yazı ilk kez Necip Nasır adlı bir Arap tarafından Hayfa'da yayımlanmıştı.
Sayfa 122Kitabı okudu
Araplar'ın az maaş almasını kınayan Mebus
25 Şubat 1911'de Abdülhamit ez-Zehravi, meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada, bazı üst dereceli yetkililerin maaşlarına zam yapılmasının meclis tarafından onaylanmasını kınadı. Meclis-i Ayân katibine yapılan maaş zammı üzerinde durdu ve üst dereceden memurlarla alt dereceden memurların maaşları arasındaki uçuruma dikkat çekti. Konuşmasını, aynı meclisteki "merkezin bütün memuriyetlerinde hiçbir ferdi olmayan milleti Arabiyeden" alt dereceden bir katibin, meslektaşlarına oranla daha az maaş aldığını söyleyerek tamamladı. Bu, Arapların devlet dairelerinde, hatta meclisin içinde dahi doğru dürüst temsil edilmediklerini ve bazı haklardan mahrum kaldıklarını belirten meclis kürsüsünden yapılmış ilk beyandı.
Sayfa 121Kitabı okudu
Araplara göre Jön Türk'ler
İttihat ve Terakki cemiyetinin zorba tavrı, Türk-Arap ilişkilerinde huzursuzluk verici bir unsur olmuş, Arapların politize olmasını ve Araplarla Türklerin etnik ve dilisel çizgilerde birbirlerine giderek daha fazla yabancılaşmasına yol açmıştı. Hüseyin Cahit, türkleştirme iddialarına karşı ilk cevabını 1909 Ağustos'unda abartılı bir açık sözlülükle yazıyordu: "Genç Türklerde bir insandır, onlar da milliyetlerine son derece mertubattırlar; eğer ellerinden gelseydi, kendilerinin ihtiyarına bırakılmış olsaydı bugün Osmanlı imparatorluğu dahilindeki bütün akvamı bir dakika bile kaybetmeden Türk yaparlardı. Bunda hiç şüphe edilmemeli. Genç Türklerin yerinde genç Çinliler, Genç Hotantular olsa da böyle isterlerdi."
Sayfa 102Kitabı okudu
Avrupalılara göre Osmanlıcılık
İmparatorluğun bir Türk hanedan tarafından yönetilmesi yüzünden, Avrupa'daki gözlemcilerin düşüncesinde Türk, Osmanlı ve Müslüman anlamdaştı. Bu yüzden jön Türklerin osmanlıcılığını, imparatorluğun Hristiyan nüfusunu tehdit eden bir türkleştirme hamlesi olarak değerlendirmişlerdi.
Osmanlı'da özgürlük var mı?
Alman büyükelçisi Marschall 1908 Eylül'ün de şu gözlemi yapmıştı: "1876 anayasası artık bazı liberal ilkeleri, "yasa çerçevesinde" şerhiyle, içermektedir. Bu durumda, Türkiye'de basın özgürlüğü vardır, ama basın yasası yoktur. Dernek kurma özgürlüğü vardır, ama işe yarar bir dernekler yasası yoktur.
71 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.