Yeraltı edebiyatının ne olduğu değil aslında ne olmadığını net bir şekilde ortaya koyan kitaptır şahsımca. Büyük ihtimalle uyuşturucu alınarak yazılmış, birbirinden kopuk cümleler, metaforik gibi gözüken ama metaforla alakası bile olmayan bir anlatım. Vasat betimlemeler. Gereksiz kelime oyunları gibi çok şey var. Ayrıntı yayınlarına da teşekkürler bu arada nede olsa 'Yeraltı Edebiyatı' satar mantığıyla çıkardılar heralde.
Satır aralarında kendinin ve kentinin değişiminden, yozlaşmasından duyduğu endişeleri dile getiriyor yazar. Ama daha çok, kitabı okurken uyuşturucu almış, kafanız güzelmiş gibi hissediyorsunuz. Çünkü olayların örgüsü, kişilerin iletişimleri ve yazarın anlatımı tam anlamıyla karmakarışık. Aslında yeraltı edebiyatından beklediğimiz biraz da budur sanırım.
