... Söyle bana a çocuk, henüz on beşindeki kınalı kuzu, söyle bana, söyle ki anlatayım bilmeyene, nasıl sevilir bir vatan, nasıl kahramanca can verilir toprak uğruna?....
Abdülaziz İzzet onlarca yıl sonra geçmişini düşündüğünde kaderine fazlaca benzeyeceği karışık bir dönemde Hanya'da doğdu. Yıl 1879'du. O günlerde Yunanistan, 1877-1878 Osmanlı Rus Harbi'nin Rusya lehine cereyan etmesinden cesaret alarak Girit'te ayaklanma çıkartmakla meşguldü.
Osmanlı Devleti Girit meselesinin büyümesini istemediğinden, 1878 Ekim ayında, Hanya yakınlarında "Halepa" anlaşmasını imzalamış ve Giritli Rumların imtiyazını yükselterek onalar muhtariyet hakkı vermişti. Adadaki Rumlara tanınan bu haklar, genişleme politikası güden Megalo İdea'cı Yunanlıların işine yaramış, adadaki Müslüman halkı tedirgin edecek davranışlar göstermişlerdi. Etnik köken, din ve mezhep farklılıklarına rağmen asırlardır örnek bir uyum içinde yaşayan ada halkını huzursuzluğa iten bu davranışlar, ileride hiç istenmeyen fikir çatışmalarına, dahası düşmanlıklara neden olacaktı.
Sayın Nurettin Orno, mensubu olduğu ailelerin Girit'ten neden ve nasıl ayrılmak zorunda kaldıklarını, geldikleri Türkiye'de kendilerini nasıl karşıladıklarını, yaşamak ve hayatta kalmak için nasıl mücadele ettiklerini, hüzünlü bir dille anlatıyor. Yaklaşık 100 yıllık bir dönemi kapsayan bu süreçte okuyucu da kendini ailenin bir yakını gibi hissederek, farkında olmadan bir empati kurmaya başlıyor. Tarihimizin pek fazla bilinmeyen, anlatılmayan, kulaktan dolma bilgilerle yayılan bu dönemine ait gerçekten ibret verici ve hüzünlendirici bir belgesel roman...