En Eski Kadın Kurtuluş Hareketi Sözleri ve Alıntıları
En Eski Kadın Kurtuluş Hareketi sözleri ve alıntılarını, en eski Kadın Kurtuluş Hareketi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
" kadın için kurtuluş, uzak bir cennetten çok, örneğin ucuz ve sağlıklı hazır gıda temin edebilmek veya çocuğa mahallede uygun bir kreş bulabilmektir.
Kadının sürekli yemek yapmaktan, pişmeyen fasulyeyi düşünmekten, yıka yıka bitmeyen sebzelerden. temizliğe doymayan evlerden, hamile kalma korkularından, sonu olmayan güzellik standartlarından kurtulmasıdır aslında kurtuluş. Kendi ekonomik bağımsızlığını kazanabilmek, "koca eline" mahkum olmamaktır kurtuluş. Şiddetten, tacizden ve hor görülmekten kurtulmaktır kurtuluş; tecrit edilmekten, yok sayılmaktan kurtulmak."
"kadın kurtuluşu" kavramı, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin tüm tezahürlerini odağına alan; bu eşitsizliklerin yok edilmesini, baskının ortadan kalkmasını hedefleyen bir özgürleşme paradigmasının genel adıdır."
ideal yurttaş erkek !
Platon'un keskin işbölümü ve hiyerarşiye dayanan ideal
devletinde, kadınlar eğitim alması gereken, savaşçı ve annelik rolüne hapsedilemeyecek "yurttaşlardır". Burada çocuk bakımı tümüyle devletin denetimindedir. Yine de ideal devletin yurttaşı, aksi belirtilmedikçe bir erkektir.
Zira iktidar perspektifinden bakıldığında, tüm erkek egemenliğinin tarihi, kadınların devletten kovulmasının tarihidir. Kadınların siyasetten men edilmesi, kadınların iktidarın olanaklarından dışlanması anlamında "devletsizleştirilmesi"ezilmenin en önemli koşuludur.
Virginia Woolf:
Bir kadın olarak, ülkem yok. Bir kadın olarak, bir ülkem olsun istemiyorum. Bir kadın olarak, tüm dünya benim ülkem.
Anarres'te başka hiçbir ödül, başka hiçbir yasa yoktur. İnsanın kendi zevki ve dostlarının saygısı. Hepsi budur.
Ursula K. Le Guin
Burada her şey farklıydı. Cazip gelecek bir cinsel duygu, hatta neredeyse hiçbir cinsel duygu yoktu. İki bin yıldır kullanım dışı olma hali, bu içgüdünün çok azını bırakmıştı.
Charlotte Perkins Gilman
Ve aslında kadınlar için "ekmek
meselesi" yalnızca ekmek meselesi değildi:
Fransız Devrimi'nde halktan kadınlar, taleplerini "günlük ekmeklerini namuslu bir şekilde kazanabilmeleri" olarak öne çıkarıyordu .......erkek egemen bir dünyada ekmeği kazanabilmenin, cinsiyetçi baskı ve aşağılamalarla dolu olduğuna da işaret ediyordu.
Olympe de Gouges'i giyotine götüren bildirge
Kadın, uyan artık!
Kadın, uyan; artık evrenin her yerinden duyulan mantığın seslerindeki haklarını yeniden tanı. Doğanın güçlü egemenliği, ön yargı, fanatizm, hurafe ve yalanlarla çevrili değil artık. Gerçeğin yanan meşalesi budalalık ve zorbalık bulutlarını dağıttı.Tutsak erkek gücünü toparladı zincirlerini kırmak için, ama (gücü yetmeyince] seninkine de başvurmak zorunda kaldı. Özgürleşirken ise yoldaşına adil davranmadı o.
Görüşlerinin niteliğinden değil ama bir kadın olarak "bir görüşu olduğu için " cezalandırıldığı çok açıktı.
Ören bayan politikacılar :D
Kadınların meclis balkonlarında,ellerinde örgüleriyle konuşmaları dinlemeleri eski köye yeni âdet sayıliyordu.
Azı karar çoğu zarar diyorsa demek !
Egemen eğilimlere göre, kadın biraz eğitilebilirdi kuşkusuz. Ama fazla eğitimli bir kadının; evini terk edeceği, erkeğe rakip olacağı, çocuk bakmak, evi çekip çevirmek gibi temel kadınlık vazifelerini yerine getirmeyeceği düşünülürdü.
Bir kadın hikayesi :
Flora Tristan'in uğruna mücadele ettiği şeyler kişisel hikayesiyle de örtüşüyordu. Kayıt dışı bir evlilikten doğduğu için 15 yaşına kadar hukuksal varlığı tanınmadı. Istemediği bir evliliğe yoksulluk yüzünden itildi. Boşanma hakkı olmadığı için bu evlilikten ancak kaçarak kurtuldu. Kaçarak kurtulmaya çalıştığı kocası, kızını taciz ettiğinde, şikâyetle çocuklarının velayetini alabildi. Tristan, Kocasının öldürme girişimi yüzünden ağır yaralandı, kalbine çok yakın yerde kalan kurşun çıkarılmadığı için erken yaşta yaşamını yitirdi.
Tristan 1830 sonrasının Fransasında, dönemin ütopik
sosyalist fikriyle tanıştığında hızlıca bu devrimci mayalanmaya dahil oldu.
1838 yılında Peru Günlükleri yayınlandığı zaman, kitap geniş bir okur kitlesinin dikkatini çekti ve Flora Tristan, adı bilinen bir yazar oldu. 1839 yılında Ingiltere'ye seyahati esnasında fabrikaları, varoşları, hapishaneleri ve genelevleri ziyaret etti; bunları gezi notlarıve röportajlar olarak yazdı. Fabrikalar, gecekondu semtleri ve meyhanelerde röportajlar yaptı. Işçi mahallelerindeki sefaleti
tıpkı Engels gibi geniş ölçüde gözlemleme fırsatı oldu. Küçük çocukların çalıştırıldığı fabrikaları ve genç kızların fuhuşa itilmesini gördü.
Tristan'in 1843 yılında, İşçi Birliği'ni (Onion Ouvriere) yayınlamasının arka planında bu deneyimler yer alıyordu. Bir tür manifesto gibi ele alınmış İşçi Birliği broşürü, kadın ve erkek tüm işçilere sesleniyordu.
Maddi dinamikler ile doğru orantı
Kadın kurtuluş hareketinin bir bütün olarak tarihine bakıldığında, en erken gelişenlerin Fransa, Ingiltere,ABD gibi kapitalist toplumsal formasyonu da erken gelişen ülkelerden çıkması tesadüf değildir.
Emma Goldman arkadaşı okuyalım
Anarşist eylemci-yazar Emma Goldman, oy hakkı mücadelesinin "düzeni yeni biçimde onaylamak" anlamına geldiğini iddia ediyordu. Öyle ki Goldman'a göre oy hakkı bizim "evrensel fetişimizdir": kadını sadık bir yurttaşa, iyi bir ev kölesine dönüştürecek bir fetiş. Yalnızca kadınlar için değil, işçiler ve diğer ezilenler için de "oy hakkı" tam bir balondur. Oy hakkı kazanılan ülkelerde durum hiç de özel bir görüntü arz etmez. Goldman'a göre, tarihte hiçbir büyük kazanım oyla elde edilmemiş, çok daha büyük cepheler örmek gerekmiştir. Kadının özgürlüğü, bağımsızlığı ancak kendi bireyselliğini koruyarak mümkündür. Kendi bedeni üzerindeki her türlü tahakkümü reddederek, zorla annelik ve aile dayatmasını reddederek: Tanrıya, devlete, kocaya ve aileye itaati reddederek kadın özgürleşebilir. Bu aldatıcı haklar mücadelesi yerine, "ataerkiye karşı özgür cinselliği, doğum kontrolünü savunmak kadını özgürleştirecektir. Nitekim Goldman'ın sekiz kere kür taj yanlısı toplantı yaptığı için tutuklanması, cezaevinde hem şirelik öğrenmesi ve hatta kadınlara kürtaj yapması, dönemin kadın kurtuluşu mücadelesinin başka bir yüzünü de göstermektedir.