Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kadınlar Savaşı

Attila İlhan

Kadınlar Savaşı Gönderileri

Kadınlar Savaşı kitaplarını, Kadınlar Savaşı sözleri ve alıntılarını, Kadınlar Savaşı yazarlarını, Kadınlar Savaşı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Türk kadınlarının 'alafrangalaşması', doğrusu aranırsa, ümmet kadını tipinden millet kadını tipine bir yükseliş olmamış; çokluk, okuduğu hangi yabancı okulsa, o yabancı milletin kadınlarına bir özeniş, onlara öykünüş olmuştur. Bizim nesil, Fransız ya da Alman türevi 'çağdaş' kadınlara alışıktı; sonrakiler, Amerikan türevlerine alıştılar. Hâlâ daha, nice okumuş yazmış kadınlarımızın, ulusal bir çağdaş giyim, ulusal bir güzellik anlayışı arayacak yerde, harıl harıl batılı ülkelerden kopya çekmekle vakit kaybettiğini görmüyor muyuz?"
Sayfa 82
Uyuşturucu kullanmak, lümpen ya da sosyete marjinallerinin, kendilerini tahrip etme yolu olmaktan çıkmakta, doğrudan doğruya, Gazi'nin 'yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz' dediği, genç kuşakları tehdit etmektedir. Bu, Türkiye'nin geleceğinin kaydırılması anlamına gelmez mi?
Reklam
...O gençlik, gözlerini 'geleceğe' dikmiştir. 'Yeni Türkiye'yi gerçekleştirmek ve yüceltmek sorumluluğunu, devrim -yâni Cumhuriyet- onun omuzlarına yüklemiştir: Bu sorumluluk ve yurttaşlık bilinci, köy enstitüleri yıllarına kadar böylece geliyor; başka türlü söylersek, çocukta ve gençte sorumluluktan kaçmak eğilimi yok; tam tersine, taşıdığı sorumlulukla iftihar ediyor; bu da onu, 'dağılmaya' değil, tam tersine, yoğunlaşmaya sevk ediyor.
Önemli nokta şu, kadının cinsel özgürlüğü demek, cinsel başıboşluğu demek değildir, hele işin içine çıkar sağlamak' ve 'teşhir' girerse, büsbütün değildir. En vahimi, kadınların-erkeklerde asla olmayan- 'annelik' vasıfları vardır ki, o vasıfların getirdiği sorumlulukları 'cinselliğini kullanarak çıkar sağlamak,' -bir de bu yetmezmiş gibi- bunun teşhirine göz yummakla bağdaştırmak, imkânsızdır.
Müstehcenlik' de aydınlarımızın, ısıtıp ısıtıp önümüze sürdükleri, 'temcit pilavlarındandır,' illallah dedik! Elin oğlu, 'genetik'te harikalar yaratıyor, bitkilerde ve hayvanlarda deneyleri başarılı oldu; 21. yüzyılın insanları, belki de dünyaya gelişlerini, analarına babalarına değil, genetik merkezlerine medyun olacaklar. Benzer ihtimallerin, geçmişi Müslüman lâik bir ülkede çıkaracağı sorunlar; sorunların muhtemel çözümleri üstünde kafa yoracağımıza, fotomodellerin çıplaklığıyla, cinsel 'azınlıkların' özgürlüğüyle uğraşıyoruz.
Kadın, erkekle eşit olmak için başlattığı kadın hakları sürecinde, gittikçe erkekle özdeşleşiyor, özdeşleştikçe hem erkeği kaybediyor, hem de onu kaybettiği için kendi dişiliğini! Daha bakalım neler göreceğiz.
Reklam
"...Çünkü," diyordu, buğulu mavi gözleriyle piposunun dumanlarına dalarak, "birbirine bağlı çift ilkesi ancak erkeğin üretici, kadının tüketici olduğu toplumlara vergi bir lükstür, kadın da üretime erkekle eşit oranda katıldıkça bu bağlılık yok olacak, yerini cinsel bir özgürlük alacaktır."
Kollontai'ın da dediği gibi, toplumda kadınlar yönünden birinci iş, ikili ölçüt (çifte kriter) sorununu çözümlemektir. O ki bir ülkede aynı şeyi kadın yapınca başka, erkek yapınca başka ölçüte göre yargı veriliyor, o ülkede kadınlar ikinci sınıf vatandaş işlemi görmektedir. Türk kadın hareketi önce bunun bilincine varmalı, önleme mücadelesine girişmelidir. Doğal olarak bu varolan haklardan hakkıyla yararlanabilmek, olmayan hakları da elde edebilmek uğraşını getirecektir.
Sanayileşmenin getirdiği çevre kirlenmesi, doğal dengenin bozulması, ayrı hikaye. Demek ki, endüstri sonrası toplumları, insancıl niteliklerini yitirmiş toplumlar. Fabrikalar nasıl kitlesel üretim yapıyor, birbirinin benzeri bir sürü malı belirli bir sürede ortaya sürüyorsa, bu toplumlar da, gittikçe birbirine benzeyen bir sürü bireyi aynı hızla üretiyor, ortalığa salıveriyor. Benzeşme, o derecededir ki, cinsler arası farklılıklar bile bu arada kaynayabilmektedir.
Peki Türk kadını? Türk kadını, moda böyleymiş diye onları taklit ettikçe, kişiliksizliği yeğlediğini bilmelidir. Hele bunu ilericilik, çağdaşlık, 'alafrangalık' diye yapıyorsa, daha da ayıp! Türkiye'nin her alanında ulusal kişiliğini bulması, gelişmiş milletler topluluğuna bu kişiliğiyle katılması, vazgeçilmez bir görev. Hepimize bu görevi üstlenmek düşmüyor mu?
Reklam
Mustafa Kemal Paşa, kadınları toplumsal hayata katmaya gerçekten önem vermiştir. Böylelikle, hem özendiği çağdaş yaşamı ülkemizde gerçekleştirmiş olacağını sanıyordu, hem de 'muattal işgücünü' çalışma hayatına katıp kalkınma için kadınlardan da yararlanacağını! Bu yüzden yeni Türkiye'nin hukuk mevzuatı kadınlar için Batılı çok ülkeden ileridir, açıktır.
Aşk, Aşk Diye...
İnsanlar tabiatı değiştirebildikleri ölçüde, kendilerini değiştirebilselerdi; hayat da, Aşk da, olduğundan hiç şüphesiz çok daha kolay yaşanacaktı.
Sayfa 221Kitabı okudu
Aşk, Aşk Diye...
Toprak, varlığını duyurmaz; deniz, hissettirir; hâttâ, hissettirmeden edemez! Bunu her defasında bir kere daha saptıyorum.
Sayfa 219Kitabı okudu
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.