Fakat dünyadır bu... Nefsinde olmayan vasıflarla şöhret bulmuş nice kimseler vardır. Sıfatın tavsif ettiği şeyle daima mutabakatı yalnız gramer kitaplarına mahsustur. Bu hayat mücadelesi şöylece dilbilgisi sayfaları değildir. Hayatın pratik sahalarında pek kaidelere riayet etmeye gelmez. Akıl ve muhakemeden taşkın pürüzleri örtmek için özel bir mantık icadından başka çare yoktur. İşte insanın bu dünyadaki başarısı bu mantıki icattaki maharetiyle mütenasiptir.
Her insan akılca kendinden bir gömlek aşağısına görünce kandırır. Birbirini soyar bu böyle gider.
Bunun adına yeni felsefede 'Hayat mücadelesi' denir. Yaşamak için zayıf gördüğünün elindeki ekmeği kapmak, çalmak değil, hikmettir.
Hatta bu cihan savaşı ne için oluyor? Azıcık düşünseniz altından hep bu mesele çıkar.
Zeka insanın suratında "işte ben buradayım" diye haykırmaz. Bazen onun nereye saklandığı da bilinmez. Fakat herkes ona sahip olma iddiasındadır. Onu göstermeye türlü türlü vesileler ararlar.
Bir insan samimi ve karşılıksız sevdiği kimseyi sevgisinin şiddetini vesile ederek bu kadar rahatsız etmez, edemez. Buna gönlü razı olmaz. Sevdiklerini her dakika rahatsız, muzdarip edecek surette sevenlerin sevgilerinde samimiyetten ziyada hodgamlık vardır.
Doğuda kadın kafes içinde büyür. Yemliğinden yer, suluğundan içer, tüneğinde sallanır, söylediğini bilmez allı yeşilli bir nevi papağandır, diyorlardı.