Evinin, mahallesinin, şehrinin sınırlarını aşamamış kuşakların dünyasından, Arjantin’de tanımadığı biriyle satranç oynarken, Sigapurlu’yla tavla attığımız bir evrene geçtik.
Biraz hızlı oldu, kabul; hazırlıksız yakalandık. Ama gördüğümüz her şeyi alma, tatma, kullanma iştahıyla donandık.
Seçenekler sınırsızdı; imkanlar dar… Alamasak da, her şeyden biraz hayal ettik.
Şöyle ortaya karışık bir dünyamız oldu.