Bittiğini seziyorum ama içime sindiremiyorum. Bavulu yerinden çıkardım da içini dolduramıyorum. Gözümü sakağa dikiyorum ama yola çıkamıyorum. Kapının eşiğindeyim ama ardımdan kapatamıyorum.
Ölen öldü de biz yaşamak nedir bir türlü anlamadık. Sonu olmayan bir hırsın kucağına bıraktık ömrümüzü. Ezdik, kırdık, döktük, yürekleri parçaladık. Acıları görmedik yoksulluğa sırtımızı döndük açlığa gözlerimizi yumduk, düzenin çarkına su taşıyıp suç ortağı olduk. Kendi kırıldıklarımızı saymıyorum. İmkânı olan lüksle örttü ayıbını ama ruhunu çırılçıplak bıraktı. Sadakayla oyaladı vicdanını, şükürle sıyrıldı sorumluluklarından.
Hiç kolay değil umursamama semtine varmak. Tıklım tıklım dolu her durak. Kapıları bile kapanmıyor trenin. Peki nereye varacak bu trenin sonu? Özgüvensizlik mahallesi, depresyon sokak, içe kapanıklık apartmanına mı?