"Tabaklar gümüş takımlardan nefret ediyorlardı, onlar da bardaklardan. Birbirlerine zalimce şarkılar söylüyorlardı. Şangırt. Tıngırt. Donk. İşte böyle bir huysuzluk, hem de günde üç kere."
Saxony'yi sadece kitabı yazmakta olduğum zaman aklımdan silebiliyordum. Ağladım, onu kurtaramadığım için kendimden tiksindim ve onu her şeyden çok özledim. Aslında şimdi, onu, onu sevdiğimden bile daha çok özlüyorum.