Ey insanlar! Yanımda, kuvvetlilerinizin en kuvvetlisi, kendisinden Hak alınıncaya kadar en zayıf; en zayıfınız ise, hakkını alıncaya kadar en güçlü olanınızdır.
Kıyâmet günü bir münâdî seslenir:
"Ey Allah'ın kulları! Bugün size korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz." Bütün insanlar başlarını kaldırarak: "Biz Allah'ın kullarıyız." derler. Münâdî "Âyetlerimize inanıp Müslüman olanlar" ifadesini ekleyince, kâfirler başlarını eğerler, tevhid ehlinin başları kaldırılmış olarak kalır. Sonra Münâdî "İman edip takva sahibi olanlar" kaydını ekler. O zaman kibirliler de başlarını eğerler, muttakiler kalır.
Ben derinliğine tefekkür edip, uzun uzun düşünerek, hidayete ulaştıracak bilgi aradım. Daha sonra Allah'ın Kitabı, Resûlü'nün sünneti ve mü'minlerin icma'ından anladım ki, haris olmak insanı körleştirir ve böylece
onu hak yolu aramaktan engeller, neticede de batıla düşürür.
Bu düşünce onu, kendisine Muhâsibî adı vermeye neden olan muhâsebe yapmaya ve riyâzetle birlikte ahlâki dönüşüme sevk etti. Gördü ki, hak ve kurtuluşa götüren yol Allah korkusundan (havf), O'nun emirlerine tâbi olmaktan, O'na tam ihlâsla ibadet etmekten ve Resûlü'nün sünnetine tâbi olmaktan geçer.