Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kalkınma İktisadının Yükselişi ve Düşüşü

Fikret Başkaya

Kalkınma İktisadının Yükselişi ve Düşüşü Gönderileri

Kalkınma İktisadının Yükselişi ve Düşüşü kitaplarını, Kalkınma İktisadının Yükselişi ve Düşüşü sözleri ve alıntılarını, Kalkınma İktisadının Yükselişi ve Düşüşü yazarlarını, Kalkınma İktisadının Yükselişi ve Düşüşü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ekonomik kalkınma da ekonomik büyümeyle özdeştir. Ekonomik büyümenin motoru yatırımlardır. Yatırımların gerisinde de tasarruflar vardır. Eğer bir ülkenin iç tasarruflar vardır. Eğer bir ülkenin iç tasarrufları yetersiz kalıyorsa, bu açık dış yardımlarla giderilebilir. Girişimci eksikliği de devlet müdahaleleriyle ödünlenebilir. Aynı şekilde sermaye ve teknik bilgi de sanayileşmiş ülkelerden sağlanabilirdi...
Reklam
Azgelişmiş ülkelerde sosyoekonomik ve kültürel nedenlerle kendiliklerinden kalkınamazlar, geleneksel yapıları kıramazlar. Dolasıyla, sanayileşmiş ülkelerin desteği ve katkısı gereklidir.
Gelir yükseltilmeden tasarruflar artırılamaz. Tasarruflar artırılmadan da yatırımlar artırılamaz. Ve bu kısırdöngüyü bir yerinden kırmak gerekir. Bu işi de olsa olsa, yabancı sermaye, borçlanmaya ya da "dış yardımlar" yapabilir...
Düşük gelirli ülkelerde beslenme düzeyi de yetersizdir. Zira " yetersiz gelir" yeterli beslenme olanak vermez, iyi ve yeterli beslenmeyen insanların verimlilikleri de düşüktür.
Eğer bir ülkede gelir seviyesi çok düşükse, tasarruflar da düşüktür. Düşük tasarruf da düşük yatırım demektir.
Reklam
Bir ülkenin kalkınması, doğrudan o ülkenin yatırım yapabilme yeteneğine bağlıdır.
Bugünün gelişmiş ülkeleri tarihlerinin hiç bir döneminde azgelişmiş olmadılar.
Batı'nın ve yabancı sermayenin çıkarlarının bekçiliğini yapan iktidarların ayakta kalmasını sağlıyor ve ilerici güçlerin iktidara gelmesini engelliyor.
Reklam
Lümpen burjuvazinin egemen olduğu latin Amerika ülkelerinde, batıcı lümpen burjuvazinin kurduğu devlet de lümpen devlet devlettir. Dolasıyla söz konusu ülkelerde hiçbir dönemde gerçek anlamda bağımsızlık söz konusu olmadı.
Üretim olmadan ne bir artık ortaya çıkabilir ne bir değerden söz edilebilir. Üretim de belirli sosyal ilişkiler bütünü sonucu ortaya çıkan bir şeydir.
Esasen kapitalizmin temel sorunu "üretmek değil satmaktır." Bu yüzden sermaye, düşük ücretli ülkelere değil, yüksek yaşam standartının geçerli olduğu ülkelere yöneliyor.
Her insan topluluğunun, her toplumsal formasyonun tarihinde efsaneler var olmuştur. Bu efsaneler o topluluğun yaşamında belirleyici bir ideolojik işleve sahip olmuşlar ve söz konusu toplumların "yeniden üretilmeleri"nde önemli roller oynamışlardır.
Sömürgecilik döneminde, sömürge halkları, " yerli halklar", kendilerine değil, başkalarına, kendi yeteneklerine değil, başkalarının yeteneklerine "güvenir"hale gelmişlerdi. Söz konusu toplumlar tarihsizleştirmişler ve batı metropollerinin kendilerine biçtikleri bir tarih ve toplum versiyonunu kabullenmek zorunda kalmışlardır.
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.