Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kamu Maliyesi

Mahfi Eğilmez

Kamu Maliyesi Gönderileri

Kamu Maliyesi kitaplarını, Kamu Maliyesi sözleri ve alıntılarını, Kamu Maliyesi yazarlarını, Kamu Maliyesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Depresyon halinde uygulanacak politika tümüyle genişleyici maliye ve para politikası bileşimi olmak durumundadır.Bir yandan kamu giderleri arttırılır ve özel kesimin ve hane halklarının eline daha çok gelir geçmesi sağlanırken bir yandan da para arzı arttırılıp,faizler düşürülerek yatırımların canlandırılmasına çalışılır.”
MALİ ANESTEZİ
Kamu maliyesinde anestezi terimi mali aneztezi biçiminde bir deyim olarak kullanılır.Kişi ve kurumların tam olarak farkına varmadan vergi veya benzeri bir yükümlülüğü ödemeleri halidir.Ya da bir başka ifadele,kişi ve kurumların ödeyecekleri verginin varlığını tam olarak anlamalarının önlenmesi halidir. Mali anestezi genel olarak dolaylı vergilerde geçerlidir.Fiyata dahil olarak uygulanan katma değer vergisi(KDV) bu tür mali anestezi konusu olan vergilerin tipik örneğidir.50 TL'ye bir gömlek aldığımızda kasaya 50 TL öder çıkarız.Bunun içinde yüzde 18 oranında KDV olduğunu,gömleğin fiyatının aslında 42,5 TL olduğunu,7,5 TL'sinin KDV olduğunu fark etmeyiz.Çünkü burada vergi,fiyatın içine gizlenmiştir.Buna karşılık KDV eğer fiyata ek olarak uygulansaydı durumu fark ederdik.Örneğin aynı gömlek 42,5 +KDV olarak satılsaydı o zaman gömleğin fiyatının 42,5 TL olduğunu ve üstüne ödeyeceğimiz 7,5 TL'nin devlete vergi olarak gideceğini görürdük.KDV'nin dahil olduğu fiyata gösterilen tepki "pahalıymış" şeklinde olur, oysa KDV'nin dahil olmadığı fiyata gösterilen tepki muhtemelen "devlet ne kadar çok vergi alıyor." şeklinde olur. Kişilerin ödediği vergiyi fark etmeden ödemelerini sağlayan bu gibi uygulamalar mali anestezinin örnekleridir.
Reklam
VERGİLERİN ÇEŞİTLERİ
VERGİLERİN ÇEŞİTLERİ Vergiler genel olarak ikiye ayrılır: (1)Dolaysız vergiler (2)Dolaylı vergiler Dolaysız ve dolaylı vergiler ayrımı birçok farklı bakış açısına göre yapılabilir.Örneğin dolaysız vergiler gelir ve servet vergileri gibi vergi yükünün başkalarına devredilmediği vergileri,dolaylı vergiler ise katma değer vergisi gibi nihai kullanıcıya devredebilen vergileri ifade eder.Gelirin sürekli olarak elde edilmesine ilişkin işlemlerin vergilendirilmesi dolaysız vergileri, mülkiyetin el değiştirmesi ya da bir satış işleminin yapılması sırasında ortaya çıkan vergiler ise dolaylı vergileri ifade eder.Daha dar bir tanımlama yaparsak dolaysız vergilerin geliri ve serveti,dolaylı vergilerin harcamaları esas aldığını söyleyebiliriz. Buna göre gelir vergisi,kurumlar vergisi,emlak vergisi gibi vergiler dolaysız, katma değer vergisi,gümrük vergisi,damga vergisi gibi vergiler de dolaylı vergiler arasında yer alır.
Vergi Çarpanı
Tıpkı kamu harcamalarındaki artışın yarattığı çarpan etkisi gibi vergilerde ortaya çıkacak bir indirim,kullanabilir geliri,dolayısıyla toplam tüketim ve yatırım harcamalarını artıracak,sonuçta GSYH'de artışa yol açacaktır.Tersine vergilerde ortaya çıkacak bir artış,kullanılabilir geliri,dolayısıyla toplam tüketim ve yatırım harcamalarını
İngiliz iktisatçı Richard Kahn tarafından ortaya atılmış olan kamu giderlerinin çarpan etkisi;kamu kesimi harcamalarında ortaya çıkacak artışların yöneleceği kişi ve kurumların gelirlerini ve dolayısıyla giderlerini bir döngü halinde artıracağını ve bunun GSYH'da artış yaratacağını ileri süren bir yaklaşımdır. Kamu kesiminin yeni bir hizmet
Mali İllüzyon
Maliye biliminde illüzyon sözcüğü ilk kez İtalyan maliyecisi Amilcare Puviani tarafından mali illüzyon biçiminde kullanılmıştır.Puvani'ye göre eğer kamu gelirleri ve özellikle vergilerin miktarı halk tarafından tam olarak bilinmezse,halk,kamu kesiminin olduğundan düşük maliyetle çalıştığını zanneder ve kamu giderlerinin artırılmasına itiraz etmez.O nedenle de hükümetler topladıkları vergiyi daha düşük göstermek için bir bölümünü gizlemeye yönebilirler.
Reklam
KAMU GİDERLERİNİNARTIŞI(WAGNER YASASI)
Alman kamu maliyecisi ve siyasetçi Adolph Wagner, kamu giderlerinin sürekli arttığını,bu artışın her yerde karşılaşılan bir durum olduğunu gözlemlemiş ve bu gerçeği kendi adıyla anılan bir yasa olarak açıklamıştır.Wagner yasasına göre kamu giderleri hem nominal(görünürde) hem de reel olarak artış halindedir.Burada nominal ve reel artış farklı bir durumu gösterir.Eğer kamu giderleri arttığı halde kamu hizmetlerinde bir artış yoksa bu artış nominal artış olarak kabul edilir.Buna karşılık kamu giderleri kamu hizmetleriyle birlikte artıyorsa o zaman ortada reel bir artış söz konusu demektir. Kamu giderlerinde görülen nominal artışlar çeşitli nedenlerle ortaya çıkar.Enflasyon ve/veya paranın dış değerinin düşmesi sonucu satın alınan aynı mal ve hizmetlerin daha pahalşıya alınmaya başlanması,savaşlar,geçmişte düşük ödemelerle yaptırılan bazı kamu hizmetlerinin bedellerinin artması(askerler ödenen asker aylıklarında artışlar olması) bu nedenlerin bazılarıdır.Kamu giderlerinde görülen reel artışlar ise devletin eğitim,sağlık gibi alanlarda daha kaliteli ve kapsamlı hizmet sunması,teknolojideki değişmelerin getirdiği kalite artışları,savunma gücünün artırılması için yeni silahlar,teçhizat alınması,nüfus artışına uyumlu olarak devlet hizmetinin yaygınlaştırılması gibi nedenlerle ortaya çıkar.
Kamu gidrleri birçok şekilde sınıflandırılabilir .Bunlar arasında en çok kullanılan ekonomik sınıflandırmadır.Buna göre kamu giderleri ikiye ayrılır:(1)Gerçek giderler,(2)Transfer giderleri. (1)Gerçek Giderler gerçek giderler,üretim faktörleri(emek,sermaye,doğal kaynaklar gibi) ve üretimde kullanılan girdilerin kullanımıyla yapılan hizmetlerin
John Maynard Keynes'in ekonomik görüşlerini açıklamasından sonra(İstihdam,Para ve faiz genel Teorisi adlı kitabı) kamu maliyesine olan yaklaşımda da esaslı değişiklikler görülür oldu.Her şeyden önce piyasalarda dengesizlik halleri ortaya çıktığında ya da dengeler istenildiği şekilde değiştirilmek istendiğinde devletin müdahale etmesi gereği kabul görmeye başladı.Keynesyen yaklaşımdan sonra vergilerin nötr değil,tam tersine taraflı olması ve gelir dağılımı bozukluğunu gidermenin de bir aracı olarak kullanılmasını gerektiği görüşü öne çıktı.Benzer şekilde bütçelerin denk olmasının her zaman uygun bir yaklaşım olmadığı,gerektiğinde açık ya da fazla vermesinin ve bu yolla bir maliye politikası aracı olarak kullanılmasının gerektiği savunulur oldu. Yukarıda kısaca özetlediğimiz Keynesyen politika,İkinci Dünya Savaşı sonrasından aşağı yukarı 1970'lerden başlayarak ekonomide yeniden piyasalara karışılmaması yönündeki görüşler genel kabul görmeye başladı.Monetarist okul(Milton Friedman),yeni klasik okul temilcileri(Robert Lucas,Thomas Sargent,Neil Wallace vb.) Keynesyen yaklaşımını reddederek piyasalara karışılmaması gerektiğini öne sürmeye ve klasiklerin görüşlerini yeniden öne çıkarmaya yöneldiler. Günümüzde kamu maliyesine yaklaşım Keynesyen yaklaşımın ve Monetarist-Yeni Klasik yaklaşımların ortak etkilerini taşıyan bir modern sentez şeklindedir.
Kamu maliyesinin temel amaçları,kaynak dağılımının düzenlenmesi(tahsis etkinliği),ekonomide istikrarın gerçekleştirilmesi,gelir dağılımında adil bir dağılıma ulaşılması(bölüşümde etkinlik),ekonomik kalkınmanın sağlamasıdır.