Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kamusal Alanda İlişkiler

Erving Goffman

Kamusal Alanda İlişkiler Hakkında

Kamusal Alanda İlişkiler konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
8/10
3 Kişi
18
Okunma
4
Beğeni
903
Görüntülenme

Hakkında

Bir durakta bekleyen ya da karşıdan karşıya geçen insanlar, her gün birbirleriyle apartman girişinde karşılaşan komşular, iş yerinde selamladığınız veya görmezden geldiğiniz arkadaşlar, hâl hatır sorduğunuz tanıdıklar veya uygar bir kayıtsızlık içinde yok saydığınız kimseler: Toplu yaşamın tüm bu karşılaşma ve etkileşim anları, benliklerin kuruldukları ya da yıkıldıkları, savunuldukları ya da sunuldukları bu anlar Goffman’ın maharetli merceğinde bir kez daha yerini buluyor. Burada her şey durumsaldır, düzen ise bir müzakere sisteminden ibarettir. Yapı-fail, dışsal-içsel, norm-pratik gibi mekanik ayrımlar burada yerini çatışma ve uzlaşımı, dağılma ve bütünleşmeyi, yorumu ve kaideyi, düzenliliği ve olumsallığı aynı anda içeren durumsallıklara bırakır. Burası etkileşimin, indirgenemez sui generis düzenidir. Yalan söylemek kötüdür ama bir yakınınızı hayati bir riskten korumanız gerektiğinde yalanın bir meşruiyeti olabilir. Sırada önünüze geçilmesi bir saygısızlıktır ama uçağını kaçırmak üzere olan bir kişi bunu sizden usulünce rica ettiğinde anlayışla karşılayabilirsiniz; kırmızı ışıkta geçmek yasaktır ama karınız doğum sancısı içerisindeyse bu ihlal görmezlikten gelinebilir. Kısacası Goffman için toplumsal eylem her zaman bir masa tenisi maçı gibidir. Birbirlerinin huzurunda olan katılımcılar, müşterek toplumsal tanımları, o anda ve o durumsallıkta sürekli biçimde müzakere ederler ve birbirlerine göre yeniden konum alırlar. Bu sebeple, Weberci bir anlama yöntemi üzerinden sadece eylem saikleriyle veya bireyin anlamsal dünyasıyla yetinmek, analitik açıdan Goffman’ı çok da fazla cezbetmez. Böylece neredeyse natüralist bir sosyoloji önerir Goffman; insan sürülerini sanki bir belgeselci sessizliğiyle gözlemler, not alır, detaylara bakar. Bu açıdan bir taraftan etolojiye [hayvan davranışlarının bilimine], diğer taraftan ise, net bir Durkheimci vurguyla, bir düzen tesis eden “ritüellere” gider. Sonuç: neredeyse rahatsız edici derecedeki soğukluğuyla doğru orantılı bir “ince görme”, en banal ve sıradan olanda yakalanan devasa bir senaryo… (Tanıtım Bülteninden)
Çevirmen:
Fatih Karakaya
Fatih Karakaya
Tahmini Okuma Süresi: 12 sa. 55 dk.Sayfa Sayısı: 456Basım Tarihi: Ekim 2017Yayınevi: Heretik Yayıncılık
ISBN: 9786059436083Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 34.5
Erkek% 65.5
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Erving Goffman
Erving GoffmanYazar · 9 kitap
Kanadalı sosyolog. Simgesel etkileşimcilik yaklaşımına önemli katkılarda bulunmuştur. 11 Haziran 1922’de Manville kentinde doğdu. 1945’de Ontario Üniversitesi’ni bitirdikten sonra AB- D’ye gitti. 1953’de Chicago Üniversitesinden doktora derecesi aldı. 1958-1968 arasında Berkeley Üniversitesinde öğretim üyeliği yaptı, 1968’de Philadelphia Üniversitesi’ne geçti. Amerikan Sanat ve Bilimler Akademisinin üyesidir. Goffmann, ilk çalışmalarında, insanlar arasındaki etkileşimi bir tiyatro oyunu olarak ele almıştır. Yaşam adlı sahnenin oyuncuları olan bireyler, kendilerine ilişkin imgeleri başkalarına sergileyerek kimliklerini oluşturur, korur ve öbür insanlarla karşılaşmaları sırasında uyulmasını istedikleri kuralları geliştirirler. Toplumsal yapının özü bu kurallardır. Goffmann’a göre kişilik, özün başkalarına sunul­ması, tanıtılmasıdır. Her karşılaşmada öz yeni bir sınavdan geçer ve yeniden tanımlanır. En ünlü kitap­larından biri olan Presentation of Self in Everyday Life’da (“Günlük Yaşamda Özün Sunumu”) özün, başkalarını etkilemek üzere “gerçek ben” olarak sunulmuş toplumsal bir yapılanma olduğunu gösterir. Öze sürekli olarak yeni bir biçim ve nitelik kazandırı­lır. Her rolde oyuncuyu bekleyen bir “gizli öz” vardır. Bu o rol için toplumca belirlenmiş bir idealdir. Goffmann’a göre sapkın kişi bir kural-kırıcıdır. Kural-kırıcı kişi, toplum tarafından belli bir sapkınlık kategorisine göre damgalanır ve bu damga onun temel ayırt edici niteliği olarak görülür. Goffmann, bir toplum içinde normal ve uygun olarak kabul edilen­den farklı özelliklere “damga” (stigma) adını verir. Toplum, damgalanan bireyden hep aynı davranış biçimini beklerken, damgalı kişi de süreç içinde kendine yakıştırılan bu yeni rolü benimser ve içselleş- tirir. Goffmann, bireyin akıl hastası durumuna geçme­sinde, inanç sistemindeki değişimin önemli rol oyna­dığına inanır. Kişi, yasa dışı olmasa bile, başkalarınca hoş görülmeyen davranışları nedeniyle akıl hastanesi­ne yatırılarak toplumdan uzaklaştırılmıştır. Böylece, bir yandan aile, arkadaşlar, komşular, öte yandan polis, doktorlar, vb., resmi ve resmi olmayan toplum­sal denetim mekanizmalarını oluşturarak, bireye akıl hastası tanımını yakıştırırlar. Akıl hastanesinde kimliğinden soyunarak, uyum mekanizmalarıyla yeni bir öz geliştiren kişinin olumlu, özel ve saygıdeğer özü unutulur, davranışı önceden kestirilemez kişi gözüyle bakılır ve ondan hastalığını kabullenmesi istenir.