Kafamda en çok çözümlemeye çalıştığım sorulardan biri topraklara tapu sahibi olan Topalın mı, yıllardır kullanan ama tapusuz olan köy halkının mı kullanmasının hak olduğuydu.
Ya yine çözümleme yolu sosyalizm kapitalizm tartışmasına çıkıyor. Benim için rekabet, teşebbüs-i şahsi lakırdıları geçersizdir çünkü ben iradeye inanmam; insan programlanmış bir robot gibi gelir bana hep. Ki bunlara inansanız da Topalın çalışarak para kazanıp o toprakları almadığını takdir edersiniz. Bundan yola çıkarsak toprakların hakkının köylünün olduğunu düşünebiliriz ancak herkesin kendi yaşadığı çevrenin mülkiyetine sahip olması sisteminin dünya ölçeğinde tatbik edilmesi mümkün görmediğim için bir şey diyemeyeceğim, arafta kaldım. Kitabı henüz bitirdim ve kafamdan geçen ilk düşünceler kısaca bunlar oldu
Ya aslında buna odaklanmak da biraz anlamsız. Bu kitap aslında anadolu kültürünü bize yansıtıyor. Ahlaki yozlaşmayı, din istismarını, ahlaksızlığı gözler önüne seriyor. Burada anlatılanlar çok abartı gelmesin efenim televizyon programlarında görebileceğiniz gibi köy yerlerinde herkes herkesle ayb ilişkilerde bulunabiliyor maşallah.
Dili ise sade, yerli halkın konuşmaları çok komik geliyor bana özellikle :d betimleme ise çok çok az hep olay anlatmış. Beğendim vesselam.