Dibinde sivri kayalıklar ve vahşi denizin bulunduğu bir uçurumun tepesine kurulmuş eski handa, iki kardeş Ethan ve Cathy ile babaları yaşıyordu.Anneleri ise erkek kardeşlerini doğururken ölmüştü ve babaları bu olaydan sonra yaşadığı yas ve çektiği acıyla kendisini içkiye vermiş ve hanı işletmeyi bırakmıştı.Oysaki eskiden bir sürü denizci ve gezgin gelir, çocuklara hikayeler anlatır ve hoşça vakit geçirirlerdi.Zamanla ziyaretçiler azaldı ve eski han artık ıssız bir yer oldu.
Fırtınalı bir günde Ethan ve Cathy çok hastalandılar, babaları çocuklar için bir doktor çağırmak üzere hemen yola koyuldu.Ancak çok geçmeden kapı çalındı ve çocuklar karşılarında bir ziyaretçi buldular.Thackeray’i.Thackeray bir bahriyeliydi ve fırtına dinene kadar bu handa kalabilir mi diye sordu çocuklara, karşılığında da bol denizli, gizemli, ürkütücü hikayeler anlatacaktı.Çocuklar bunu seve seve kabul ettiler ve şöminenin yanındaki masada oturarak, dışarıdaki fırtına sesleri eşliğinde Thackeray’in hikayelerini dinlemeye başladılar.Ancak Ethan ve Cathy, hem Thackeray’nin hem de kendilerinin aslında nasıl bir hikayenin içinde yaşadıklarını, fırtına dinince anlayacaklardı.
İlk kitap iyiydi ama ikincisi çok daha güzeldi.Hele o son..Yine 10 hikayeden oluşan bir kitaptı.Tekrardan okuduğum için mutluyum bu seriyi.Dinlendirici, yormayan, hoş vakit geçirten kitaplardan.
