Genç kız içeride öylece dikilmiş, büyük meşe kapıya bakıyordu. “Beni öldürebilirdin.”
“Sanmam,” dedi. “Kapı birini öldürmeye yetecek kadar ağır değil.”
Bir önce ki gece hediye gibiydi. Bu gece ise bir savaş ilanı gibi. Bir istila gibi. Sanki Londra'daki herkesin önüne dikilmiş ve İskoçya'ya kendisinin ilanı etmişti.
Alec'i kendisinin ilan etmişti.
“Onu seviyormusun?”
Bu kelimeler renginin solmasına neden oldu. “Ne?”
“O adam. Onu seviyormusun?”
“İşin içinde bir erkek olduğunu kabul etmemiştim.”
“Hep bir erkek vardır, küçük hanım.”
“Dün akşam bir adamla tanıştım. Kelimelerle ifade edemeyeceğim kadar kibirli, fiyakalı ve iğrençti.”
Lily’nin kalbi yıkıcı bir hızla atmaya başladı. “Aynaya bakmadığına eminmisin?”
Adam ona bir bakış attı. “Hayır, Derek Hawkins’e bakıyordum.”