En Yeni Karşılaştırmalı Türk Destanları Sözleri ve Alıntıları
En Yeni Karşılaştırmalı Türk Destanları sözleri ve alıntılarını, en yeni Karşılaştırmalı Türk Destanları kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sonunda demir soyu denilen soy ortaya çıkmıştır. Şimdiki insanların soyu diye bilinmiştir, kendileri de kötüdür, yaşadıkları zaman da kötüdür. Yıllar geçtikçe daha da kötüleşecekler, utanma arlanma nedir bilmeyecekler o zamanda Zeus hepsini cezalandıracak, yok edecektir.
...hava bir gün kendi kendine âşık olur, bu aşktan arzu (istekler) meydana gelir ve yine hava, bir gün rüzgarların oynaşmasında kendi kendisiyle birleşir. Bu birleşmeden ölüm meydana gelir.
Şimdi ben aranızdan ayrılıyorum ama yine geleceğim, beni unutmayınız, geri gelmez sanmayınız, tekrar geldiğimde iyiliklerinizin ve kötülüklerinizin hesabını göreceğim.
Ece'ye döndü: "Sen Erlik'in sözüne uydun, yasak meyveyi yedin. Öyleyse cezanı çekeceksin, çocuk doğuracaksın, doğururken de türlü eza, cefa ve acı çekeceksin, sonunda öleceksin, ölümü tadacaksın."
Kara Han'ın suya serptiği toprak gibi insanın ağzının içine sakladığı toprak da büyüyüp genişlemeye başlamıştı, bunu düşünmeyen insan korktu, soluğu kesilecekti, neredeyse ölecekti kaçmaya başladı.
İnsan, suya daldığı zaman bu sefer kendim için de toprak alayım diye düşündü iki avucuna da toprak doldurdu. Birindekini Kara Han'dan gizlemek için ağzına attı sakladı maksadı Kara Han'dan saklayıp kendine göre bir yer yaratmaktı.
O zaman ilk insanlar, sığınacak bir varlık aradılar; bu öyle bir varlık olmalıydı ki insanı veya henüz ilkel anlamdaki insan topluluklarını hem korumalı hem gözlerinin önünde olan yahut daha önceden bilinen olayları açıklamalı hem de insanın tabiat içindeki yerini belirlemeliydi.
Demek ki ilk atalar korkuyordu; onu korkutan şey dünyaya ve kainata karşı duyduğu hayretti; hayretin sebebini düşündüğü zaman, gözle görülecek bir cevap bulamayışı idi.
İlk insanın tabiat ve kâinat içindeki yerini belirleyişi ve kendine bir başlangıç, bir geçmiş zaman aramak ve yaratmak mecburiyeti vardı.
Çünkü o zaman, ayağının altındaki toprağın kaymayacağından emin olacaktı.
O ilk hayret, hayranlığa dönmeseydi ve o hayranlık her gün ortak bir yaşama sevinciyle dünyaya ve yeryüzüne yönelmeseydi; bu günün şartları başka türlü olabilirdi.
Fert, kendi psikolojisi ile baş başa kalıp bu psikolojiyi yaşarken başka psikolojilerin lehine bir fedakarlıkta bulunmuşsa bunda bir başkalarını düşünme endişesi değil bir kaçınılmazlık aranmalıdır.
...öte yandan zamanın o korkunç gizliliğinin; her gün bir yeni bilinmezlik ve bir sürü şaşkınlık ve hayranlık şeklinde görünüşü, insanın hayal gücünü zorlamaya başlar.