... devlet, daha önce de izah ettğimiz gibi bir şekilden ibarettir. Devletin cevheri, daha doğrusu bu topluluğun içeriği millettir. Dolayısıyla bütün menfaatler, milletin hâkim ve yüksek menfaatlerine bağlı ve boyun eğmiş olmalıdır.
Eğer, halkın partiyi terk edip araba koşumlarından kurtulmak istediğine dair bir şüphe siyasetçilerin zihninde belirirse, o zaman bu siyasi aktörler derhål at bağlanacak sırığı tekrar boyamaya başlarlar. İşte bu sırada, halkın sabrının tükendiği vakaları hatırlayabilecek kabiliyette, ihtiyar siyaset adamları ortaya
çıkar. Bunlar, yine eskiden olduğu gibi tehlikenin yaklaşmakta olduğunu sezerler. Bu sırada yapacakları iş, eski reçetelere müracaat etmek, bir komisyon kurmak, büyük halk topluluklarının nelerden hoşlanıp, nelerden hoşlanmayacaklarını tespit etmektir. Halkın konuştuğu konulara kulak kabartıp, gazete makalelerinden koku almaya çalışırlar. Bu arada bütün meslek grupları ve işçi sınıfı birer birer incelenir, en büyük istekleri araştırılır.
Neticede komisyonlar toplanır, programlarını gözden geçirip, değiştirmeye başlarlar. Bu gibi kimseler gömlek değiştirir gibi kanaat değiştirirler. Yeni bir program yapıp herkese bir iniy ayırırlar, köylünün tarım işlerinde, sanayicinin imalâtında, tüke tiónin satın aldığı eşyada himayesi sağlanır. Memurun aylığına zam yapılır. Dullara ve yetimlere aylık bağlanır, bağlanmışsa aylıklarına zam yapılır. Vergiler indirilir. Unutulan bir sorun veya meslek grubunun şikâyeti telaş uyandırır. Hemen o davayla ilgilenilir ve ilâveler yapılır. Nihayet küçük burjuva ordusuyla eşlerinin memnun edildiklerine kanaat getirilir. İşte bundan sonra Tanrı'nın lütfuna ve seçmen vatandaşın budalalığına dayanarak devletin ıslahı için mücadeleye girişilir.
Fuhuş, frenginin feci şekilde yayılmasına sebep olmasaydı bile, millet için zararlıydı. Çünkü ahlak düşkünlüğü, bir milletin ağır ağır ve tamamen tahrip edilmesi için yeterlidir.
Toplulukların milli eğitimi ancak sosyal kalkınmayla gerçekleştirilir. Herkesi kültür nimetlerinden faydalandıracak temel ekonomik şartlar, yalnızca sosyal kalkınmayla sağlanabilir.
Toplantımız bittikten sonra koşarak ve heyecan içinde bir komiser geldi. Sanki deliymiş gibi şöyle bağırdı: "Toplantı dağılmıştır."
Dövüş bitip sessizlik sağlandıktan sonra yetişen adamcağızın bu garip hâlini görünce gülmekten kendimi alamadım. İşte polisin durumu buydu. Ne kadar küçük olurlarsa o kadar büyük, ne kadar aciz olurlarsa o kadar güçlü görünmek istiyorlardı.