KAVGAM'ı okuduğumda genç bir Avusturya asıllı Alman bir gencin (Hitler'in) hayatının her salisesinin sorgulayarak düşünme ve mükemmel analizlerle kendini, çevresine rağmen nasıl zorluklarla yetiştirdiği öncelikle göze çarpan en önemli detaydır. Alman ırkının, Avrupa'da dönemden döneme seferberlik hallerinde farklı aktörlerlerce nasıl sömürüldüğü ve sömürüye karşı bu ulusun ayrıcalıklı özelliklerle nasıl yükselişe geçmesini gerektiğini, bu yükselen ulusun kurması gereken devletin de nasıl olması gerektiğini filozofça detaylara girerek kitabında değinmiş olması çok dikkat çekicidir. Alman ırkının yükselişine engel olarak; Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun, yerleşik hanedan olan Habsburglar'ın, ekonomide tekelde bulunan Yahudi milletinin ve ideolojik olarak Marksizmin bu sömürü faktörlerinin ele başları olarak sıralamış. Bunların dışında mevcut hükümetin halkın sırtında bir yük olup dış politikada diğer devletler karşısında nasıl aciz olduğunu sert bir dille eleştirerek bu durumu engellemek için en aşağıdan siyasete girip bilinmeyen bir parti (bilinmeyen olup daha sonra en bilinen olan Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi) vasıtasıyla hiç dinmeyen bir azimle bunu başarmanın arzusunu tatmaya çalıştığını yazdığı ve başına geçtiği Alman İmparatorluğu Devleti'nin felsefi alt yapısını ince düşüncelerle dokuyarak yazdığı bu kitap siyasal alanda mükemmel bir eserdir.