Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kayıp Kıta Mu

James Churchward

En Yeni Kayıp Kıta Mu Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Kayıp Kıta Mu sözleri ve alıntılarını, en yeni Kayıp Kıta Mu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“insan yabani bir hayvandan gelişerek bir barbar hâlini aldı ve barbarlıktan da adım adım ilerleyerek me­deniyete ulaştı. Medeniyetin vahşilikten değil, vahşiliğin me­deniyetten çıktığını söylerken yalnız değilim.”
“Ra adı verilen güneş, Tanrı’yı simgeleyen ko­lektif ve en önemli semboldü. Dolayısıyla güneş, “Kralların Kralı”nın sembolüydü. Kral olarak seçilen başrahip, kralın simgesi olan Ra -güneş- unvanını alırdı. Bu unvana ülkenin adı eklenirdi, yani kralın tam unvanı Ra Mu, yani Güneş Mu idi. Böylece ülkeye yeni bir isim daha eklendi ve ülke “Güneş İmparatorluğu adını aldı.
Reklam
“Mu’nun yıkımından önce dünyanın herhangi bir yerinde vahşiliğin var olduğuna dair hiçbir antik kayıt bulunmadı. Öy­leyse insanoğlunun muhteşem örnekleri olan Güney Denizi Adaları sakinlerinin ataları nasıl böylesine yozlaşarak birer yamyama dönüştüler?”
"Bir ulus dünya tarihindeki sa­hip olduğu yeri; para, halkının kalbinde dürüstlük ve onurdan daha değerli olduğunda yitirir. Genel, yaygın bir kazanç hırsı, büyük bir karışıklık veya felaketin habercisidir."
Sayfa 216 - Nokta YayınlarıKitabı okudu
Uygur, doğu yarısını yok eden Kitab-ı Mukaddes’teki “Büyük Tufan” zamanında, Mu’ya ait koloni imparatorlukları arasında en önemlisiydi.
Ölüler Kitabı, Mısırlıların ve diğer tüm halkların atası olan ve Mu’nun yıkımında hayatını kaybeden sayısız insana ithaf edilmiş kutsal bir anıt. Bahsedilen “ölü”ler bunlar. Anayurda karşı duyulan bu sevgi ve bağlılık ile atalara hissedilen bu sevgi ve saygı, geçmişte ve günümüzde dünyada böylesine sık rastlanan “atalara tapınma”nın kökenini oluşturuyor.
Reklam
Dünyanın ve insanın yaratılışı, insan aklında daima önemli bir yer tutmuştur, zira insanın düşünceleriyle ilgili en ufak bir fikir sahibi olduğumuzda, onun bir Yaratılış kavramına sahip olduğunu görüyoruz. Bunun tarih öncesinin bilgelerine, daha yakın zamanın filozoflarına veya bugünün vahşi yamyamlarına ait olması bir önem taşımıyor, Yaratılış kavramlarının tümü özünde aynı. Söyleniş biçimleri az çok değişebilir, fakat ana fikirleri tamamen aynıdır. Bu da ortak bir kökene sahip olduklarını gösterir.
Küçük bir araştırmanın sonuçlarını görelim. Eusebius, Mısırlıların Yaratıcı’yı Kneph olarak adlandırdıklarını ve onun sembolünün de bir yılan olduğunu söyler. Bu, eskilerin yılana neden böylesine büyük bir saygı gösterdiklerini açıklıyor. Yılan, onlar için Yaratıcı’nın sembolüydü. Mayalar oymalarında her şeyin Yaratıcı’sını bir yılanın kıvrımlarına sarılmış hâlde tasvir ediyorlardı. Hintlilerden bu konuyla ilgili öğrenilecek çok şey var. Hindu kitabı Manava Dharma Sastra, Yılan’dan Yaratıcı olarak bahsediyor. Bir Hindu kitabı olan Aytareya Bhramana’da şu sözleri görüyoruz: “Sarpa Rajni, Yılanlar Kraliçesi ve hareket eden her şeyin anası.” ve “Caisha, Yedi Başlı Yılan, Yaratıcı.” Amerika Mayaları Yaratıcı’yı Ahac-chapat, yani Yedi Başlı Yılan ile simgeliyorlardı. Quiche kutsal kitabı Popol Vuh’tan elimizde şu sözler var: “Yaratıcı, Yaradan, Hakim olan, Tüylerle Kaplı Yılan.”
Schliemann, görünüşe göre yalnızca iki kayda, Troano Elyazması’na ve Lhasa Belgesi’ne dayanarak Mu diyarının Atlantis olduğunu ileri sürüyor. Bu kayıtlar Mu ve Atlantis’in aynı şey olduğunu belirtmiyor; bu yalnızca Schliemann’ın iddiası. Eğer başka kayıtları da incelemiş olsaydı, bunların açıkça, Mu kıtasının Amerika’nın doğusunda Atlantis’in bulunduğu yerde değil, Amerika’nın batısında olduğunu anlattığını görecekti. Yine de hem Atlantis hem de Mu volkanik faaliyetlerle parçalanarak denizin dibine gömüldü. Bilim bunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlıyor.
Tüylerle, kanatlarla veya birden fazla baş ile süslenen yılan yalnızca Yaratıcı ve Yaratılış’ın sembolü. Süssüz yılan suların sembolüydü. Çember şeklindeki yılan, evreni temsil eden sembollerden biriydi.
Reklam
Mayalar, Mısırlılar, Fenikeliler ve diğer eski halklar, yaklaşık 3 bin yıl önce, saf Tanrı ibadetini putperestliğin en korkunç formlarına dönüştürdüler.
Mu yok olduktan sonra dünya insanları onun yok oluşunu bir şekilde simgeleştirdiler, böylece “onun hatırası gelecek nesillerde hiç unutulmayacaktı.” Yucatan Mayaları onun adına, bugün hâlâ ayakta duran bir piramit diktiler. Onun hatırasına tapınaklar da inşa ettiler. Quiche Mayaları bunu sembolik bir “Ateş Evi” hâlinde dini törenlerine eklediler. Yunanlılar onu bugün alfabelerini meydana getiren bir Maya destanı oluşturarak simgelediler.
Kökenlerini ve özgün anlamlarını da vererek birçok antik kutsal sembol göstereceğim. Bu semboller özellikle Masonlar için dikkat çekici, çünkü yalnızca Masonluğun kökenini açıklamakla kalmıyor, aynı zamanda ne kadar eskiye dayandığını da gözler önüne seriyor.
Yozlaşmış rahipler sınıfı onlara önce sembollere, daha sonra tahta ve taştan putlara tapmayı öğretti. Sonunda da en büyük vahşet ve utanç kaynağı geldi, yani insan kurbanı ayinleri.
937 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.