Boşluğa damlayan zerre gibiyim hiçin içinde. Seçilmeyen bir siluetim bilmem kaçın içinde. Aransam da bulunmam o kadar küçük kaldım. Yorgana saplanmış bir iğneyim, düzensiz göçün içinde...
Ben hangi yanımla geleyim ki yüreğine? Bilirim uzaklara dalar gözbebeklerin, gökyüzünün ardında neyi ararsın? Usta bir cerrah olsan da nâfile, jilet kesiği bir yüreği nasıl sararsın..?
Hiç bilmediğimiz bir coğrafyada doğuyoruz, doğmadan önce hiçbir şey hatırlamıyoruz. Ama sanki yaşamak için doğmadan önce özel olarak eğitilmiş gibiyiz. Kendi aramızda bir iletişim sistemi kurmuşuz, barınaklarımız var. Çevremize ayak uydurmuşuz, çevremizdeki şeylere göre müthiş bir ahenge bürünmüşüz, böylece hayatta kalıyoruz.
"Bir kelebeğin kanat sesini duymak istiyorsan eğer, susturman gerekir bütün kâinatı. Saf bir yükü vardır kelebeğin ,bizlerin hiç göremediği . Bakma etrafına öyle kör gözlerle, ufukların ardında gizli değil benliğin."
"Boşluğa damlayan zerre gibiyim hiçin içinde. Seçilmeyen bir siluetim bilmem kaçın içinde. Aransam da bulunmam o kadar küçük kaldım. Yorgana saplanmış bir iğneyim, düzensiz göçün içinde."