hiçbir şey istemedim şu dünyada kendim için
ne köşk ne araba ne para
tükürmüşsem içine
senin tapındığın o sıfatların
satıyorsam emeğimi yok pahasına
ben işçi çocuğuyum evlâdım
benim dâvam başka dâva
ekmekle doydu karnım
ekmekle avutuldum
ekmekle korkutuldum
sen sofraya havyar da koysan kuzu kızartması da
önce ekmeğe varır elim
çilemin adı benim
ekmek kavgası
kitapları vardı
yeni yeni
pırıl pırıl
dolu dolu kitaplar
çize çize okurlardı sayfalarını
artık çizmek için ne kitap
ne kalem
ne de elleri
nişanlıydılar
çatıda bir çift kumru gibi yakışırlardı birbirlerine
çiçekle yaprak gibi bütünlerlerdi birbirlerini
artık o şarkı söylenmeyecek o bahçelerde
evliydiler
geceleri dostlarına giderlerdi kolkola
bakkala manava çıkarlardı birlikte
çocukları tırmanırdı omuzlarına
bol güneşli
ucuz bir evdi aradıkları
artık evlerinden çıkmayacaklar
Sayfa 100 - Arkalarından | Kitaplarımız, kalemlerimiz, ellerimiz duruyor yerli yerinde. İnadına söylüyoruz dilimizden hiç düşmeyen umut şarkılarını. Ve başkaldırarak çıkıyoruz evimizden. Caddelere, sokaklara, alanlara taşıyoruz.Kitabı okudu
hiçbir şey istemedim şu dünyada kendim için
ne köşk ne araba ne para
tükürmüşsem içine
senin tapındığın o sıfatların
satıyorsam emeğimi yok pahasına
ben işçi çocuğuyum evlâdım
benim dâvam başka dâva