Kendime, İstanbul'a, Kadınlara Dair
Hilmi YavuzKendime, İstanbul'a, Kadınlara Dair Gönderileri
Kendime, İstanbul'a, Kadınlara Dair kitaplarını, Kendime, İstanbul'a, Kadınlara Dair sözleri ve alıntılarını, Kendime, İstanbul'a, Kadınlara Dair yazarlarını, Kendime, İstanbul'a, Kadınlara Dair yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
'Bi edeb-râ edeb-kerden, edecektir!'
('edebsizlere edebsizlikle karşılık vermek ,edepdir')
Şeyh Sadi
Dinleyenin her zaman söyleyenden daha 'ârif' olduğu öğretilmiştir bize; -ve elbette susmanın, ancak aptallarda bilgelik yerine geçtiği de!...
Bir ceviz sandığa ağıt
Sahi ,nerede o ceviz sandık şimdi? Görgüsüz ve hoyrat bir eskicinin aridiyesinde ,öylece bir kenara atılmış duruyor mu yitik bir çocuğun aradığı?
O çocuk ki ,üzerinde çatı yok artık ve yağmur, yapraklara karışarak gözlerinin içine, tâ içine yağıyor...
İlk kitabı 'Üvercinka'yı bana imzaladığında, 1950'li yıllar, 'sevmek, ne uzun kelime' diye yazmıştı. Oysa 'sevmek' değildi en uzun kelime, 'ölüm'dü; gelgelelim biz, o yıllarda ölüm'ün değil, sevmek'in en uzun kelime olduğunu düşünüyorduk. Gençtik de ondan ...
Başka?Kitabı okudu
Aslında, Türkçe'nin o güzelim deyiş özelliklerinin, hele İstanbul Türkçesi'nin deyiş özelliklerinin, bugünün 'monşer' Bihruz beyleri marifetiyle ne hallere düşürüldüğüne bakıp vahlananların sayısı o kadar az ki ... Üstüne üstlük, bu 'monşer'ler dilin inceliklerinden bîhaber, büyük gazetelerimizin anlı şanlı sayfalarında sahib-i sütun sıfatıyla arz-ı endam etmiyorlar mı?
Va hayfa ki, va hayfa!..
Malum, eskiden, gazetelerimizde, ister fikir gazetesi olsun ister popüler, o sütunlar edip'ler, edebiyat adamları tarafından doldurulurdu. Falih Rıfkı'yı, Peyami Safa'yı, Yakup Kadri'yi anımsayınız. İkdam Gazetesi'nde köşe yazarlarından birinin (1928, 1929 filan olmalı! ) Ahmet Haşim olduğunu düşünüp, daha da hayıflanınız ...
"Quelle Münasebet?" yazısından alıntı. Metnin orijinaline sadık kalınmıştır.Kitabı okudu
"İçlerine girmeden
Nerden bileceksiniz."
B.Necatigil
Sayfa 224
"Bazı şeyler böyledir, tilkinin kuyruğu gibi kafanın bir biçimsiz yerine sıkıştı mı çıkmaz."
Mahmut Şevket Esendal
Sayfa 200
Ölümü siyah bir kâkül gibi alnına düşürmesini bildi.
" Üzerinde konuşulmayanlar hakkında susmak gerekir."
Wittgenstein
Ben de öyle yapıyorum...
Sayfa 174
Yarabbi, bir şu Zeynep Hanım'ın kullarına bir de şu aciz kulunun haline bak.
Sayfa 152
"Her gün ayrı sebepler yüzünden ayrı melâl." Rıfkı Melûl Meriç
Sayfa 139
"... yaşanmış ân'ın birdenbire hatırlanması, bütün bir gençlik, bütün bir İstanbul olur..."
Sayfa 108
"Bir kent, aslında o kentte yaşayanlardaki imgeler demektir.
Bir albümdür de kent:
İmgeler albümü!"
Sayfa 107
" Ben daima uçurumlar edinirim,
Bir yerden ötekine göçerken."
Sayfa 60