Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kendini Arayan İnsan

Rollo May

Kendini Arayan İnsan Gönderileri

Kendini Arayan İnsan kitaplarını, Kendini Arayan İnsan sözleri ve alıntılarını, Kendini Arayan İnsan yazarlarını, Kendini Arayan İnsan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toplumları derinden sarsan sosyal, politik ve ekonomik faaliyetlerin nedeni .büyük ölçüde insanların benliklerine duydukları sevgi ve saygıyı kaybetmelerinde yatıyor. Daha net bir şekilde ifade etmek gerekirse, benlik duygusunun yitimi ve kitle hareketlerinin başlaması toplumumuzdaki tarihsel değişimlerin birer sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Bu da gösteriyor ki, her şeyden önce totalitarizme ve bizi özümüzden uzaklaştıran her şeye karşı koymamız ve onurumuzu yeniden kazanmamız gerekiyor.
Sayfa 58 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okuyor
Suratımıza yediğimiz her totaliter rejim tokadında kendimizi daha da küçük ve etkisiz hissettik. içimizdeki benlik, bir takım güçler tarafından okyanusta sürüklenen buğday tanesi misali neredeyse yok denecek bir boyuta indirgendi. İşte bunun içindir ki, artık çoğu insan, önemsizliğini ve değersizliğini gösterecek dışsal nedenler bulmakta hiç zorlanmıyor.
Sayfa 57 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okuyor
Reklam
Bizim çağımızın "peygamberleri" (*bkz. yorum) olarak maalesef Soren Kierkegaard, Friedrich Nietzsche ve Franz Kafka gözüküyor. Maalesef diyorum çünkü bu demek oluyor ki işimiz gittikçe zorlaşıyor. Onların her biri yirminci yüzyıla damgasını vuracak değer yargılarındaki çöküşü, yalnızlığı, boşluğu ve endişeyi önceden tahmin etti. Hepsi geçmişin ülkülerine dayanarak devam edemeyeceğimizi anladı.
Sayfa 54 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okuyor
Bilimsel ve endüstriyel gelişmelerin kelimenin tam anlamıyla 'tek bir dünya' haline getirdiği çağımızda, bireysel rekabet yavaş yavaş geçerliliğini kaybetmektedir. Toplumumuzdaki sosyal ikilemlerin en tehlikeli yönü en son olarak faşist-totaliter bir patlama şeklinde karşımıza dikilmiştir.
Sayfa 52 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okuyor
Endişe bir yanda kendi benlik gücümüzün diğer yanda ise benliğimize yönelik tehlikenin bulunduğu bir savaştır. Kazanan taraf ne kadar "tehlike" olursa, benlik bilincimiz de o kadar teslim olmak zorunda kalır. Ama içimizde kim olduğumuza dair güçlü bir irade gelişmişse tehlikenin üzerimizdeki tehdidi de o oranda azalır.
Sayfa 45 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okuyor
Endişe nasıl benlik bilincini yok ediyorsa, kendi benliğinin farkında olmak da endişeyi yok eder. Diğer bir deyişle; benlik bilincimiz ne kadar güçlü ise, endişeye karşı o kadar dayanıklıyız demektir.
Sayfa 44 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okuyor
Reklam
Belirsizlik korkutur...
Shakespeare'in dediği gibi, "Gelecekte olabileceklere oranla günümüz tehlikeleri daha az korkutucudur." Kimileri, kurtarılıp kurtarılmayacaklarını bilmemenin verdiği belirsizliğe ve şüpheye dayanamadıklarından, filikadan atlayıp boğulmayı tercih eder.
Sayfa 41 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okuyor
Sorunu fark etmek, çözümün ilk aşamasıdır...
... Her şeye rağmen kendimize şu gerçeği hatırlatmakta yarar var: Endişe bir iç çatışmanın habercisidir ve bu iç çatışma sürdüğü müddetçe her zaman yapıcı bir kurtuluş yolu bulunabilir. Gerçekten de şu anda yaşadığımız bunalımlar içlerinde geleceğe dair yeni umutları da barındırırlar. İlk aşamada gerekli olan, hem bireysel hem de sosyal açıdan tehlikeli bir konumda olduğumuzda bunu cesaretle ve açıklıkla itiraf edebilmektir.
Sayfa 39 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okuyor
Çağımız, Hermann Hesse'nin deyişiyle 'Koca bir neslin iki yaşam biçimi, iki devir arasında sıkışıp kaldığı ve doğal olarak anlayışın, belli standartların ve hayat güvencesinin yok olup gittiği' bir zaman dilimidir.
Sayfa 39 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okuyor
... Endişe bizim çağımızın kara vebasıdır. Bu veba, insan sağlığı ve bireyin iç huzuru için en büyük tehlikedir.
Sayfa 37 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okuyor
Reklam
Ortasında hapsolduğumuz güncel olaylarla kaygılarımız arasında çift yönlü bir neden-sonuç ilişkisi vardır. Nasıl savaşlar, krizler ve politik olaylar "endişe"yi yaratıyorsa, taşıdığımız türlü kaygılar da bu çalkantılara neden olmaktadır. Başka bir deyişle, kaygılarımız ve sonu gelmeyen sarsıntılar aynı sebepten kaynaklanır. Sebebin/Batı toplumunda yaşanan köklü değişimler olduğu su götürmez bir gerçektir. Faşizm ve Nazizmin güç kazanmalarının tek nedeni Mussolini ve Hitler'in iktidar hırsı değildir. Bir ulus ekonomik yokluğa yenik düşmüşse ve psikolojik olarak da boşluğun ve bunalımların eşiğindeyse, totaliter rejimler her zaman boşluğu doldurmak için harekete geçerler. İnsanlar artık dayanamadıkları endişelerden kurtulmak uğruna özgürlüklerinden vazgeçmeye dünden razıdırlar.
Sayfa 36 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okuyor
Bizler için tek tehlike, devekuşları gibi kafamızı kuma gömüp endişe diye bir şeyin olmadığına kendimizi inandırmamız olabilir.
Sayfa 36 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okuyor
Endişe Çağı...
Eğer günlük gazeteleri takip ediyorsanız, çağımızın bir "endişe" çağı olduğuna sizi daha fazla ikna etmenin gerekli olduğunu sanmıyorum. Otuz beş yıla sığdırılmış iki dünya savaşı, ekonomik krizler ve durgunluklar, faşizmin patlaması ve sonu gelmeyen çatışmaların yanına eklenen modern dünyanın soğuk savaşları. Eşikte bekletilen atom bombalarının konuşturulacağı bir Üçüncü Dünya Savaşı'nın sinyalleri... Herhangi bir gazetede her gün görebileceğimiz bu gerçekler, bize öncelikle, kurduğumuz medeniyetin temelden sarsılmakta olduğunu kanıtlıyor.
Sayfa 35 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okuyor
İçleri doldurulmuş insanlar...
Yalnızlığı saf dışı bıraktığı için olsa gerek, toplumda sevilmek ve kabul görmek beraberinde inanılmaz bir gücü getirir. Sosyal grupların içinde yerini almış birey rahattır; ana karnındaymışçasına güvende hisseder kendini. Özde bağımsız olmayı dileyen benliğinden vazgeçmek pahasına da olsa, geçici bir süre için yalnızlığını bertaraf edebilmiş ama yalnızlık krizlerinde tek gerçek kurtarıcısı olacak 'iç gücünü' yine reddetmiştir. "İçleri doldurulmuş insanlar" ne kadar "birbirlerine yaslanırsa yaslansınlar" hep yalnız olmaya mahkumdurlar çünkü "içi boş" insanların onlara sevmeyi öğretebilecek bir dayanakları yoktur.
Sayfa 34 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okuyor
Ciddi şekilde bunalımın eşiğine gelmiş bireyler acilen başka insanlarla bağlantı kurma zorunluluğu duyarlar. Gerçek dünyaya tekrar dönüş yapabilmenin en güvenilir yolu da budur zaten.
Sayfa 34 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.